TEDx Ankara -Benim İçin Bir İlk

Yıllardır istiyordum bir TED konuşmasını canlı izlemeyi ve bugün, sonunda isteğimi gerçekleştirdim! Aslında gönlümde yatan başka, da ona sonra geleceğim.

TEDx, Türkiye’de epey organizasyon yaptı da, ben bir türlü denk gelemedim. Ya sonradan haberim oldu, ya olduğu gün işim oldu, ya ben bilet alana kadar yer kalmadı... Bir türlü gidememiştim. Denk getire getire en güzel isimlilerinden birine TEDx Ankara’ya denk getirdim! TEDx Ankara ilk kez düzenlendi. Çok ilginç değil mi? TEDx Metu (Odtü’nün), TEDx Hacettepe var ama bir kere bile Ankaralısı olmamış. Sonunda oldu. 

Bir “İlk sefer”e göre iyiydi. Eksiği yanlışı yok muydu? Vardı. Genel sıkıntıları kendileri de görmüşlerdir, zaman mevzuunu filan çözerler de ben tek kısma değineceğim: (Belki okuyan filan olur.)
Benim bildiğim, TED’in özelliklerinden biri, aralarda konuşmacılarla konuşabilmek ve insanların birbiriyle tanışabilmesi, sohbet edebilmesidir. (Belki de ben hep öyle oluyor zannetmişimdir.) Congressium’un da buna gayet uygun bir yapısı var. Fakat bizde olan:
1) Konuşmacıların bazısı geç geldiler, ortalıkta yoklardı.
2) Konuşmasını yapanların çoğu gitti.
3) Arada ve çıkışta öyle bir toplaşma olmadığı için millet konuşmacıları gördüğü yerde sıkıştırdı.
4) (Biraz da planlanandan 1 saat geç bitmesi yüzünden) Sinan Canan bitirdiği anda millet ayaklandı! Gitti!

Çıkışta insanların çıkmasını baya bekledim. (yanımda iki öğrencim de vardı.) Bir baktım önden Sinan Hoca gidiyor... - Hocam tanıdınız mı? - Tanımam mı!! Seray! Napıyorsun filan derken bir grup selfici geldi ve Sinan hocayı tekrar görmedim. 😳 Öğüttüler adamı! 
Gönlümde yatan asıl şey, bir gün o sahnede insanlarla hikayemi paylaşmak. Bunu bir kitap yazmayı başardıktan sonra yapmak. Fakat bu ilgi korkaklığı mı desem, çekingenlik mi desem, beni uzaklaştırıyor. Ben isteyince görünmez olabilmeliyim. Henüz görünmezlik pelerini bulunmadığına göre ben bu korkumu yenene dek bunlar içimde kalanlar olacaklar. (TEDx beni çağırdı sanki de... Peh peh :) )

Konuşmalardan aklımda kalanlardan ufak ufak notlar ve yorumlar yazmak istiyorum. Bu biraz da kendim için, unutmamak için bir yazı.

+ Voca Voice çok güzel bir acapella grubu. Hele o hocalarının sesi ne öyle! Kadını bulup tekrar tekrar dinlemek istiyorum!
+ Abdulkadir Özbek, hayallerimi gerçekleştirmiş. Ben nasıl olduysa koç oldum aynı yolda; o hızını alamayıp en son üniversite kurmaktan bahsediyordu. :) Kursun, iyidir. 
Konuşmasının bir kısmında topluluk önünde konuşmaktan çekinmeyi engelleme adına 4 adımdan bahsetti:
     - İlk hafta:  Her gün, yolda gördüğün rastgele 10 kişiye selam vereceksin. (Tanımadığın kişiler olacak.)
     - İkinci hafta: Her gün, iki-üç tanımadığın kişiyle sohbet edeceksin. Konuşmayı sen başlatacaksın!
     - Üçüncü hafta: Kalabalık bir yerde, ileride tanıdığın birini görmüş gibi yüksek sesle seslen! (Rezil olma korkusuyla yüzleşmek için.)
     - Ve son olarak: Bir dükkana gir ve orada bulunması imkansız bir şeyin olup olmadığını sor. (Eczaneye girip ekmek var mı diye sormak gibi, kuyumcuya kıyma var mı diye sormak gibi.)

+ Prof. Dr. Acar Baltaş aslında çok doğru şeyler anlattı fakat konuya öyle ters girdi ki, epey kalp kırdı. Bir kere, Yaşam Koçluğu yapan insanları “Kendi işinde başarılı olamamış insanların kendine psikolojiyi iş edinmesi sonucu türemiş tipler” olarak tanımlaması, psikolog ile yaşam koçu ayrımını bilmediği; koçluk etiğinde psikolojik konulara girilmemesi gerektiğinin kocaman yazdığını bilmediğini göstermekle kalmadı, bir koç olarak beni de üzdü. Fakat koçlara kızmasını haklı çıkaracak hareketleri ve söylemleri olan meslektaşlarım var, dolayısıyla tam olarak neye ve kimlere kızdığını biliyorum. O, gaz verme amaçlı “İstediğini olabilirsin!” diyenlere kızıyor. Hayal kurmanın, hedef belirlemenin, hedefe gitmenin bir usturubu var. Aslen koçların da işi, tam olarak onun dediği “Yatkın olduğunuzu yapın ama kolay olacağını düşünmeyin, terleyin.” kısmındaki terleme anında kişinin yanında olmak, niye terlediğini hatırlatmak. Ama galiba Acar hocanın karşılaştığı koçlar daha çok “Terlemeden başarıya ulaşmak için sihirli tavsiyeler!” tadındakilerden olmuş. Çünkü anlattığı her şeyi ben daha evvel instagramda yazdım zaten. 😕 Genellemeyeydi iyiydi. Acar hocamız özetle dedi ki:
- Yatkın olduğunuzu seçin
- Emek sarf edin, disiplinle ve vazgeçmeksizin çalışarak engelleri aşın.
- Başarısızlık normaldir. Başarısız olmaktan korkmayın.

+ Acar hoca 4-5 kere “İstediğiniz her şey olabilirsiniz” cümlesine ağır eleştiriler getirdikten sonra, kendisinin akabinde sahneye çıkan Ozan Akbaba’nın tüm hayatını anlatıp 10 kere de “İstediğiniz her şey olabilirsiniz, ben olduysam siz de olursunuz.” demesi... (Konuşması iyi olacaktı, 40dk sürmeseydi.) 

+ Adem Atalay Hüryaşar! 16 yaşında ve kendisi Sinan hocaya rağmen bu TEDx’teki favorimdi. Daha evvel Makers’ın adını duymuştum, o da bahsedince araştırmaya karar verdim. Adem’i duyacaksınız canotlar. Çünkü, o dünyayı değiştirecek. Adem’in “Fail”ları diye kanal açarsa da ilk üye benim. Bilim dünyasına çok baba adam yetişiyor.

+ Ve tabii ki Sinan Canan hocam. Bana beyni öğreten, kaosu fark ettiren, fraktal kelimesini telaffuz etmişsem sebebi olan hocam. İyi ki son konuşmacıydı. O kadar konuşmadan sonra ondan başkası çekilmezdi. Bildiklerini öyle esprili anlatıyor ki “Bilimsel Stand-up” yapıyor diyebiliriz. Kendisini takip edenlerin aşina olduğu fabrika ayarlarımızı anlattı. 
Çıkardığım ders: Arada bir acık, mümkünse yemeğini kovala! Hareket et. İnsanlarla konuş ve gülümseyerek dinle. Düşün. Arkandan aslan koşturmadığını fark et ve rahatla. Ve konuşmayı bitirirken: Sınırlarını zorla...

Acar hoca hariç herkesin tek bir dediği var: İstersen olursun. Acar hoca diyor ki: İstemekle olmaz, yatkın olmak lazım. Ben de diyorum ki: İnsan yatkın olduğunu ister zaten, sorun yok. :) 

Velhasıl kelam, güzel bir gündü. Şehrinizde varsa var olanlara gitmenizi, gitmekle kalmayıp TEDx gönüllüsü olarak çalışmanızı, hiç olmadı Youtube’dan sık sık bu konuşmaları izlemenizi tavsiye ederim. 
Bizim burada herkes motivasyon konuşuyor fakat yabancı TED ve TEDxlerde daha farklı branşlar ve konular bulma şansınız da var.

İsteyin, arayın, deneyin, deneyin, deneyin! 




Yorumlar

Unknown dedi ki…
Yazının sonunda bir adet Nini gördüm. :) İnşallah dinlediklerinizden çıkardığınız dersler hatrınızda kalır. :)