Başta neler yaşandı bir onu hatırlayalım...
2020 senesine girerken, her yıl olduğu gibi YKS’ye çalışıyordu öğrenciler. Soru ve sorunları her senekilerle aynıydı: Yapabilecek miyim, yetişir mi, nasıl çalışılır, kaç net lazım vb.
Sonra ortalık “Korona” denen bir virüsle çalkalanmaya başladı. Şubat’ta “Bizde de var ama söylemiyorlar!” idi gündem. Keşke öyle kalsaydı. 10 Mart günü yapılan “Bizim de artık koronamız var.” açıklamasıyla hayat garip bir hal aldı.
Bu açıklama akabinde:
- Okullar tatil edildi sonra kapandı. Uzaktan eğitime geçildi.
- Bazı (3 adet) üniversiteler uzaktan eğitime geçileceğini açıkladı. YÖK bu kararın özerk verilmesine içerledi.
- Üniversiteler önce 3 hafta tatil dendi, herkes evine yollandı, yurtlar aceleyle boşaltıldı. Daha 1 hafta olmamıştı ki uzaktan eğitime geçildiği öğrenildi.
- Ve asıl mevzumuz olan YKS bir anda 20-21 Hazirandan 25-26 Temmuz’a ertelendi.
Bu olduğunda aylardan Mart idi. Sınava birdenbire 3 değil 4 ay olmuştu. Ben ve benim gibi öğrencilerle çalışan insanlar öğrencilerin programını güncelledi. Öğrenciler zaten çalışamıyorlardı, kafalar virüs korkusu ve bir anda değiştirilmesi gereken alışkanlıklar yüzünden allak bullak olmuştu. Sokağa çıkma kısıtlamaları ve akabinde yasakları geldi.
- Yavaş yavaş ayak uyduruyorduk bu yeni duruma. Vaka sayıları ufacık ufacık azalınca seviniyorduk. Sağlık çalışanlarını alkışlıyorduk. Ve o ara (Nisan sonu) bir söylenti çıktı: YKS TARİHİ GERİ ÇEKİLECEK!
Bunu ilk kez bir öğrencimin yaptığı bir yorumdan okudum. “Hah işte başladı yine komplo teorileri...” dedim içimden. Çünkü her sene bir panik meselesi çıkar illa!
Soruları Tübitak soracakmış, ÖSYM’de güncelleme yapmazsan OBP eklenmezmiş, yeni kimlik almak şartmış almayan sınava giremezmiş vb. Onlardan biri sandım. Öyle imkansız bir şeydi, bir ihtimal bile değildi.
Sonra bir canlı yayın sırasında “YKS öne çekilir mi?” diye sordu biri. Cevabım çok netti: HAYIR CANIM ÖYLE Bİ ŞEY ASLA OLMAZ! (Bu arada ben %1 ihtimali olan konularda dahi kesin konuşmayı doğru bulmayan biri olarak biliniyorum. Bana göre %1 dahi ihtimali yoktu. Böylesi kalabalık sınavlar ileri atılırdı ama geri çekilemezdi.)
- Salim Ünsal hocamız benim yıllardır takip ettiğim, tercih dönemlerinde resmen ana kılavuzum olmuş, tavrıyla tarzıyla çok sevdiğim biridir. Onun dillendirdiğini gördüm. Ona bile kızdım yahu! O kadar imkansız geliyordu bana. O derece inanamadım!
29 Nisan tarihli, Sultan Uçar’ın haberinde de YÖK diyor ki “Öyle bir konu gündemde yok.”
Ama öğrenciler bir gördüler mi o artık gerçektir.
Twitter’da etiket çalışmaları başladı.
1 Mayıs’ta ben de sırf bu etiket (tt) seferberliğine dahil olmak amacıyla Twitter açmış bulundum. 32 yıllık hayatımın son 20 senesinde gündem takip etmekten öğrendiğim bir şey varsa o da “Gündemde yok.” deniyorsa gündemde olduğudur çünkü.
4 Mayıs: YKS tarihi 27-28 Haziran’a çekildi. Gündemdeymiş. 😐 3 ay var sandığımız sınava yine 2 ay kaldı. Haydiii baştan program düzenle... Bir yandan panik. Zaten daha yeni toparlamaya başlamıştık. Rahat 10 gün de bu açıklamanın yarattığı karmaşayı toparlamaya gitti.
İmkansızı imkanlı kıldılar resmen. Yaptılar oldu. Gerekçe turizm dendi halk arasında ama buna dair resmi bir söylem gelmedi asla. Nedeni niyesi nasılı hiç açıklanmadı. Bolca soru, sorun, karmaşa ve bunlara cevap arayan milyonları aşan genç insan...
Ama işte vaka sayıları düşüyordu. Belki Haziran’a pek bir şey kalmazdı. E önlemler de alınırsa bi şekilde belki... Ne bileyim, hallolurdu.
1 Haziran: Yeni normale geçiş!
Ben sosyoloji okuyan bir insanım. Sosyolojiyi anlamak için toplumun tarihinden de haberdar olmak, neye ne tepki verdiğini anlamak gerekiyor. Kendi toplumunu tanımak lazım yani. Benim de minnoş bir parçası olduğum Türkiye toplumu sıkıyla çok iyi başa çıkabilir ama sıkıyı sevmez. Gevşeme fırsatını verdiğin anda gevşemeyi de geçtim direkt salar. Fazlasıyla da cesurdur. Virüse de kafa tutabilir yani.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca bunun farkında olacak ki “Bak yeni normal diyoruz ama tedbirli olmanız lazım.” dercesine yalvaran gözlerle açıklama yaptı hep. De kim dinler? Yeni meni, normal normaldir diyerekten, zaten de bıkmışız evde durmaktan, saçlar uzamış, millete daral gelmişse çıkarız abi yani, nedir?! Geçiyor zaten virüs...
Virüsün kuluçka süresi ortalama 14 gün, biz 10 Haziran’dan itibaren artan vaka sayısı görmeye başladık zaten.
Mayıs ve Haziran ayı boyunca “SINAVLARI ERTELEYİİİİNNNN!!” denmemiş, bu konu Twitter gündemine girmemiş gün sayısı 3-4 falandır. Ana haberlere çıktı, siyasilere dahi malzeme oldu. Hatta bir ara öyle bir noktaya geldi ki, sanki sınav konusu bir muhalefet-iktidar çatışması! Halbuki ne alakası var ya?? Sınava her kesimden öğrenci girmeyecek mi? Sağlık ve eğitim siyaset üstüdür! Siyaset üstü demek, şu partiliyi şöyle etkiler bu partiliyi böyle etkiler durumunun olmaması demek: HERKESİ AYNI ETKİLER demek. Siyaset üstü demek sahnede sadece yönetenle yönetilen rolleri var demek, partili rolü yok. Halk olarak biz hepimiz, yöneten tayfa tek demek. Ama sanki bu böyle değilmiş gibi, insanlar gitti “Partili” kimlikleriyle “Muhalefet” yaptı. Ortada iktidara muhalefet yok, ortada toplumsal bir sıkıntı ve bir halk talebi var. Kimden talep edilecek? E yönetimden... Benden talep edilse benim yetkim yok ki... Muhalefet partilerinden talep edilse onların da yok yetkisi bu konuda, onlar da bizim gibi twit attı anca işte. Hatta yani, Tarım Bakanı da bakan, ama o da konu sınavsa anca twit atar, iş arkadaşlarına ricada bulunur en fazla, başka bir şey yapamaz ki. Doğalen. Neyse... Garipti işte yani. Suyu bulandırmaktan başka işe de yaramadı.
—- o —-
Açık olmam lazım, MSÜ sınavını merakla bekliyordum. Belki de şaşıracaktık. Hiçbir sıkıntı yaşanmadan 400 bin kişilik bir prova olacaktı. Önlemler gayet güzel işleyecekti ve öğrencilerin içi rahatlayacaktı.
Olmadı... Onun yerine şunlar oldu:
- Giren herkese maske ve dezenfektan verilecek dendi, herkese verilmedi.
- Maske verilenlere maske, ellememesi gereken kişilerce ellenerek verildi. (Virüs bulaşmasın diye maske dağıtıyorlar, maskeyi mıncıklayarak dağıtılıyor. Bazen gerçekten trajikomiğiz.)
- Adaylar en fazla bir yetişkinle gelebilir, gelenler okul bahçesine alınmaz dendi. Adayların bir kısmı sınava tüm ailesiyle geldi. Okulların bir kısmında bu aile fertleri bahçelere de alınmak durumunda kaldı. Maskelisi maskesizi vardı. Sosyal mesafe yalan tabii.
- Kimi görevli maskeyi çıkarmaya izin verdi, kimi vermedi. Kimi camı açtı kimi açmadı. Kimi eldiven taktı kimi takmadı.
- Adaylar arası sosyal mesafe korunacak dendi. Korunamadı. Bu hem adaylardan hem de okullardaki düzenlemelerden hem de sınav çıkışının plansızlığından kaynaklandı.
Hadi bunlar düzeltilebilir şeylerdi de...
İzmit’te sınava giren öğrencinin sınav sırasında rahatsızlanması, bu öğrencinin covid19 pozitif çıkması ve tüm sınıfın (12 kişi) 14 günlük karantinaya alınması (Bu adayların 12 gün sonra tekrar sınavı olması ve girmezlerse senelerinin yanacak olması) tuz biber oldu.
Son 4-5 gündür de bölgesel karantinalar arttı. O bölgelerde yaşayan adaylar 14 günden daha kısa zaman sonra olan sınava nasıl gidecek de girecek?
ÖSYM-YÖK-MEB üçlüsü sağır ve dilsizi oynarken sıradan insanlar ile bazı alakasız otoriterlerden yükselen görüşler arasında
“Çalışmayanlar istiyor ertelenmesini” gibi bir görüş var.
Her sene sınava 2 ay kala “Bu saatten sonra hiçbir şey değişmez” umutsuzluğu ile baş etmeye çalışan biri olarak konuşuyorum: Öğrenciler, ekstra 1 aya bel bağlamazlar. Hiç çalışmamış birilerinin 1 ayda YKS’de elde edeceği ilerleme tüm sıralamayı fark edilir biçimde zaten değiştirmez. Çalışan kesim içinse sınava iki hafta kalmışken sınavın ertelenmesi, ertelenmemesinden daha fazla psikolojik baskıya yol açar, o da çalıştığından pek bir şey anlamaz ve önceden çalıştıklarını da tekrar etmek durumunda kalır. Bunlara rağmen ertelensin diyoruz. Burada konu artacak azalacak netlerden farklı bir konu.
Konu sağlık. Konu hayat korkusu. Ben de biliyorum, herkes de biliyor sınavda heeerkesin hasta olmayacağını. Ama hem bir öğrenciye dahi bir şey olmaması gerekir hem de “Ya o 1 öğrenci ben olursam!” korkusu varken nasıl bir gerçekçi performanstan bahsedilebilir ki?
Öğrenci arkadaşıyla basit bir söz dalaşı yaşayınca bile netleri oynayabiliyor. Hayatından korkarken kim neyi ne şekilde ortaya koyar? Bu düpedüz haksızlık.
—-o —— (Aşağıdaki bölümü atlayabilirsiniz, kendi yükseköğretime geçiş fantezilerime dalmışım.)
Bana kalsa zaten çok daha radikal çözümlere giderim zaten. Sınavın diğer ülkelerde bu kadar dert olmamasının bir sebebi var. Birçok ülkede üniversiteye girmek için ortak, standart sınavlar yapılıyor amaaaaaa...
Onlarda ya bu sınavlar senede bir kereden fazla yapılıyor ya üniversiteleri özerk olduğu için “Ben sınav sonucu istemiyorum artık, kendim yaparım istersem.” deme hakları var ya da her ikisi birden.
Bizde durum ne?
Bir sınav var, sadece bir kere yapılıyor, herkes aynı anda girmek zorunda yoksa o sene üniversiteye girmek yalan oluyor. Sene olmuş 2020, millet covid yokken bile sınavlarını uzaktan yapabilir vaziyette ama bizde? Olmaaazzz herkes gelecek aynı anda aynı gün sınavını olacak! Niye? Eşitlik için... E maskeyle sınav çözenle maskesi çözebilenin eşitliği? Karantinadakiyle karantinada olmayanın, hastası olanla olmayanın, kendi hasta olanla olmayanın, başka bir kritik sağlık sorunu olanla olmayanın, sınava üniversite salonunda girenle ilkokul sırasında iki büklüm girenin eşitliği?! Bugünle sınırlı sorunlar da değil bunlar! Nüfus artıyor... Bugün 2,5 milyon girecek, birkaç seneye sayı 3-3,5 milyonu bulacak... O hızda okul inşa etmiyoruz ki! İlla ki adayların artık sığmadığı bir nokta da gelecek.
Altyapı yok sınavı birkaç seferde ve uzaktan yapacak derseniz:
1) YAPIN O ZAMAAAAN! derim
2) Var ayrıca. e-ALES, ALES ve e-YDS, YDS yılda birkaç kez tekrarlanıyor pekala.
Giren sayısı daha az diyebilirsiniz. E sınav çok kere olunca bir tanesine girecek kişi sayısı da azalır merak etmeyin.
Tek sorun kalıyor: Yerleştirme. (ALES ve YDS yerleştirme/tercih usulü çalışmıyor, başvuru-kabul usulü çalışıyor.)
Üniversitelerin artık başvuru kabule dönmesini çok isterdim. Bunu istemek için üniversite yönetimlerinin liyakat değerinin yüksek olduğuna ve hakkaniyetli davranacaklarına güvenebilmek gerekiyor.
Her kayıt döneminde o yılki sınavların puanları tercih zamanı geldiğinde standardize edilebilir bir süre. TYT puanını 2 yıl kullanabilme durumunda yaptığımız şey bu zaten. Önceki yılla bu yılın sınav puanları sıralamaya göre denkleştiriliyor. Benim dediğimde ise fazladan 1-2 matematik işlemi yapmak gerekir ama bence mümkün.
Ama işte bunların hepsi “Bana kalsa” olacaklar. Bana kalmadığı için hepsi birer hayalden ibaret.
—-o—-
Asıl konuya dönersek, talep belli:
SINAV ERTELENMELİ! Ne zamana kadar? Korona bitene kadar değil, çünkü Allah bilir ne zaman bitecek?! Ama sınavlar, gerçekten doğru düzgün önlemler alınana dek ertelenmeli. Bu haliyle 1 ve 2 hafta sonra milyonlarca insanın sınava girmesi akıllıca değil, mantıklı değil, anlaşılabilir değil!
Erteleyin! Lütfen!
Yorumlar
Ertlensin demek yerine tedbirler üst seviyeye çıkarılsın demek bu süreçte herkes için daha mantıklı olacağı aşikar. Evet msü sınavında virüs bulaşanlar da göz ardı edilmemeli ama o tür vakalar içinde devletin gerek hastanelerde gerekse okullarda özel ayarlanmış sınıflarda sınav yapılacak açıklamalarıda yapıldı.
Ertlenmesi durumunda da bir ay sonra ne olacağı belli olmayan süreçte, belki de vaka sayısında çok daha fazla artış olacağı düşünülmesi gerekir. Bu da çok daha kötü bir durumu ortaya çıkaracaktır öğrenciler için.