Ders Çalışmak ya da Vicdan Rahatlatmak

Ders çalışmak... Kime sorsak ders çalışıyor. Az ya da çok çalışıyor ama bir şekilde çalışıyor.

Sonra sınav oluyor ve bir puan geliyor. En çok duyulan sözler "Emeğimin karşılığını alamadım." "Benden daha az çalışanlar bile daha iyi yaptı." 

Peki niye? Sen neden saatlerce kendini hırpaladığın halde daha az çalıştı dediklerin daha iyi yaptı, yapıyor, yapacak? İşte bunu bulmamız ve o hatayı düzeltip bizim de iyi olmamız lazım.

Başlamadan evvel çok önemli not:
Burada yazacaklarım birtakım performans arttırma yöntemleridir. Bunları yazarken biliyorum ki hepinizin hayatı, koşulları aynı değil. Kimse de her şeyi mükemmel, her şeyi eksiksiz yapmak zorunda değil. Ne kadarını yapsanız kâr, ama bazılarını yapamıyorsanız "Seray abla böyle dedi, madem yapamıyorum hiç çalışmayayım" demeyin sakın. Ne çalışsanız, nasıl çalışsanız sizin faydanıza. Benim derdim sadece sizin TERCİHİNİZE kalan durumlarda nasıl daha verimli çalışabileceğinizi göstermek.

1) Günde kaç saat ders çalışmalısın?

Bu sorunun cevabına "10 saatten az çalışıyorsan unut o sınavı" diyenleri unutun lütfen. Günlük saat hedefi koyduğunuz zaman iş ders çalışmaktan çıkıp süre doldurmaya dönüşüyor. Ders çalışma amacımız öğrenmek ve öğrendiklerimizi uygulamak. Ders çalışma amacımız bilmem kaç saat masada oturup oturma uzvu düzleştirmek ya da kronometrenin ekran görüntüsünü alıp "bakııın ben kaç saat oturduum" demek değil. Bu arada kronometreye de delicesine karşıyım. Yarışta mısın? At mısın? ÖSYM en uzun süre masada oturup bunu belgeleyene ek puan mı veriyor? Senelerce ÖSYM'nin insanları yarış atı gibi yarıştırdığı söylendi durdu. Halbuki ÖSYM sadece bir sınav kurumu. Sizi yarıştıranlar sizin alacağınız sonucu başkasıyla karşılaştıracak olanlardır. Sizi yarıştıranlar sizin aldığınız puandan kendine pay çıkaracak olanlardır. Siz sınavda 1. olunca ÖSYM plaket vermez, ÖSYM TV'ye çıkarmaz, ÖSYM branda asmaz binasına, ÖSYM başka kuruma gidip "baak öğrenci bizim sınavda birinci oldu." demez, niye desin? Ona ne? Bu saydıklarımı kimlerin yaptığı malum. Sizin at gibi robot gibi çalışmanızı isteyenler de o malum kişilerdir. Ve ama maalesef onlar da bilmezler: Beyin nedir? Psikoloji nedir? Öğrenmek nedir? 
Sorumuza gelelim: Günde kaç saat çalışılmalı?
Kafan aldığı kadar çalışılmalı ve her gün çalışılmalı. Bu bir gün 25dk olur bir gün 10 saat bir gün 5 saat. Önemli olan, senin masa başında olduğun süreçte öğrenip öğrenmediğin. 
Dersle ilgili en iyi metaforum para biriktirme metaforudur. Kumbaraya olabildiğince her gün, az ya da çok bir şeyler attığında birikir o para. 1 gün 10 lira atıp 10 gün hiçbir şey atamazsan hem "ay çalışamadıım :(" depresyonuna girersin hem de her gün 2 lira atan kişi süreç sonunda seni geçer. 
Kendini yıpratmadan, beynini yıpratmadan biriktirebildiğini biriktirmelisin.

2) Bir oturuşta kaç saat çalışmalısın?

Biz insanların en az dikkat ettiğimiz organımız beynimiz. Beynimiz sürekli bir çalışma halinde ama bunu biz görmediğimiz için yeterli değeri vermiyor, yeterli bakımı yapmıyoruz. Sonucunda ise ya yavaşlıyor ya da aşırı çalışmaktan yanıyor.

Hepimizin belli bir odaklanma süremiz vardır. Bu süre 25dk ile 50dk arasında değişir ortalama olarak bakarsak. Yani en iyi odaklanan kişi 50dk'dan fazla mola vermeden oturduğunda yavaş yavaş beynine aldıkları azalır. Kitaba bakıyorsundur ama gördüklerin beynine yerleşmiyordur. Belki kendini hayallere dalmış halde yakalarsın. Soran olursa 3 saattir çalışıyorum dersin, kim bilecek?! :)
En çok tavsiye ettiğim çalışma düzeni Pomodoro Tekniği. Tekniğin detaylarını "Çalışma Yöntemlerinin Şahı: Pomodoro Tekniği" postumda ya da Google'da ya da Youtube'da bulabilirsiniz. Özetle: 25dk ders 5dk mola tekniğidir. Ders çalışma esnasında dikkatinizi dağıtmaya teşebbüs eden şeyleri bir kağıda yazar çalışmaya devam edersiniz ve molanızda kesinlikle dersle ilgilenmezsiniz. Hem ders sonu için hem de mola sonu için kendinize alarm kurduğunuzda "Molaya diye kalkıyorum bi bakıyorum 2 saat geçmiş." sorununu da alt etmiş olursunuz. Her 4 pomodoroda bir 30-40dk uzun mola verebilirsiniz.
Pomodoro çoğu insanda gayet iyi sonuçlar veriyor. Ama siz inatla "25dk bana çok az" derseniz kendinize göre aralıklarınızı ayarlayabilirsiniz. Nolursa olsun 1 oturuşunuz 50dk'dan uzun sürmemeli. Hem sağlığınız hem de öğrenme kalitenizi korumanız için bu önemli.
Not: Deneme sınavı çözerken sınav süresince oturmanız gerekir. Denemelerde bilgi almaz, bilgiyi kullanırsınız, bu da farklı beyin aktiviteleri anlamına gelir. Yukarıda bahsettiğim yöntemler ve mola verme zorunluluğu "öğrenme, bilgiyi depolama" süreciniz için geçerli. Bilgiyi kullanırken çok daha uzun süre oturabilirsiniz. Ve farkındaysanız hiçbir sınav bölümü 60-65dk'dan fazla sürmez, test değiştirirsiniz, soru türü değiştirirsiniz (Türkçe biter matematiğe geçersiniz mesela) bu geçiş anı da aslen beyniniz için moladır. Bu geçişi yaparken 2-3 saniye gözünüzü kapatmak, kafanızı kaldırmak ve derin nefes almak sonraki teste daha zinde başlamanıza yardımcı olur.

3) Uyuma Süresi ve Sabahlayarak Çalışmak

Sabahlayarak çalışmakla ilgili çok daha detaylı bir yazıyı "Sabahlayarak çalışmak üzerine" yazımdan okuyabilirsiniz. Özet geçmek gerekirse:
Siz her ne kadar gece daha rahat çalıştığınızı sansanız da yaptığınız şey dolu bir bardağa su koymaya çalışmakla aynıdır. Evet siz suyu dökersiniz, ama o su bardağa girer mi? Hayır, yere dökülür. Biyolojik saatiniz ders, sınav, kariyer dinlemez. Gece onun için uyuma ve gün içinde öğrenilenleri beyne işleme zamanıdır. Gece aldığınız bilgiler işlenmeyeceğinden çok daha kısa zamanda unutulup giderler. Gece çalışmak yaratıcı işler için uygundur (çünkü uykusuzluk uyuşturucu etkisi yaparak düşünme/yorumlama yeteneğinizi etkiler) ama sizin YGS-LYS sürecinde ihtiyacınız olan şey yaratıcılık değil, bilgi depolamak ve mantıklı yorumlamalar yapabilmek. Bu da ancak gün içinde sağlıklı olarak gerçekleşen bir şeydir. 
Ayrıca sınava çalışacağım diye 4-5 saat uykuyla ayakta kalmaya çalışacakları da şimdiden uyarıyorum: Yapmayın.

01:00'dan sonra ders çalışmayın derim. Yaz dönemindeyiz, illa 01:00'den önce uyuyun diyemem, ama 01:00'den sonra ayakta duracaksanız bile bu süreyi ders harici şeylere ayırıp öncesini derse ayırmanızı tercih ederim.

4) Sosyal Aktiviteler, Telefon, Arkadaşlar ve Spor

Çoğu öğrenciden duymaya başladım yine: "Telefon bana çok vakit kaybettiriyor. Her şeyi sileceğim, telefonu kapatacağım." Arkadaşlarıyla görüşmeyi, dışarı çıkmayı ve yıllardır uğraştığı sporu bırakan da var.

Daha evvel de söyledim: Siz at değilsiniz, robot da değilsiniz. Rahatlamak, keyif almak, diğer insanlarla iletişim içinde olmak da yemek içmek gibi bir insani ihtiyaçtır. Zamanınızı ayarladığınız, kendi kontrolünüz altına aldığınız zaman bunların hiçbiri sizin sınavı kazanmanızı engellemez (Moral bozanlar hariç), hatta yoklukları dolayısıyla hissedeceğiniz yoksunluk hissi ve bunaltı sizin başarınızı düşürür. Telefon çok mu vaktini alıyor? Bildirimlerini kapat, pomodoroda zaten her 25dk'da bir telefonuna bakabilirsin ve zaten 25dk içinde o kadar fazla bildirim gelmiş olmaz; haberler yenilenmez. Birikmez yani, 5dk içinde kontrol edilebilir. Kafa rahat olur, ders de çalışılmış olur. Ama telefonu kapatırsan kafan sürekli "ay kim napıyo acaba? Mesaj geldi mi acaba?" sorularını düşündüğü için derse odaklanamayacaksın. Çok sevdiğin bir oyun mu var, kafan ona gidecek. Halbuki kendine ayırdığın sürede oynayabilirsin ve içinde kalmaz. Her gün 1 bölüm dizi izleyebilirsin ya da film. İzlemeyip sürekli içinde kalacağına günde 1 saatini bunlara ayırman senden puan götürmez, bütün gününü bunlara ayırmak ya da bunlara hiç vakit ayırmayıp sürekli hayallere dalmak ise baya puan götürür.

Aynı şey arkadaşlar ve gezmek için de geçerli. O temiz havaya, o kafa dağıtmaya, yaşadıklarını anlatmaya ihtiyacın var. Ders çalışmak için tuvalete gitmeyi bırakıyor musun? Bırakırsan n'olur? Patlarsın. Sosyal hayatı tümden terk etmek zihinsel olarak aynı tür patlamaya sebep olur. Ben size her akşam çıkın gezin dolaşın, 5 saat boyunca Whatsapp grubunda vakit harcayın demiyorum! Kontrollü olun. Kendinize alarm kurun. Yasakladığımız şeyi daha çok isteriz. O yüzden kontrollü, dengede ve ama yasaklar olmadan yaşamak en önemlisi.

Spor ise bambaşka bir konu. Yıllardır spor yapıyorsan 1) Spor başarısı burs kazandırır.
2) Spor yapmak hem fiziksel hem zihinsel olarak faydalıdır.
3) Ders çalışmaktan kaçma yöntemi olarak kullanılmadığı sürece spor yapmak öğrenme, hatırlama, yorumlama, motivasyon vb. konulara yarar sağlar.
4) Ama kendinizi sakatlayacak riskleri almayın. 
Bahsettiğimiz kendi kendine yaptığın bir spor, fitness, koşu vb. ise 2 ve 3 ve 4 sizin için de geçerli. Kısacası, spor iyidir.

5) Ders Programı Yapmak

Ders programlarıyla ilgili detaylı görüşlerimi "Hadi Plan Yapıyoruz" adlı yazıda bulabilirsiniz.
Özetle: Eğer uygulamaya çalıştığın program kaydı diye depresyona girip çalışamıyorsan, plan yapmadan çalış daha iyi. Çünkü tıpkı saatte olduğu gibi, amacımız planı yetiştirmek değil, konuları öğrenmek. Amaç planı yetiştirmeye dönüşünce hedeften şaşmış oluyoruz. Sınavda da planının ne kadar iyi olduğunu değil, hangi konuları kaç zamanda bitirdiğini de değil; çalıştığın konuları iyi öğrenip öğrenmediğini ölçüyorlar. 
Yetiştirme olayına da karşıyım. 2 ayda 10 konu yetiştirmek için hepsini üstün körü geçeceğine, 5 konuyu adam akıllı öğrenmelisin. 10 konunun hepsinin adını bilmen sana sınavda soru yaptırmaya yetmez. Ama 5 konuyu adam akıllı öğrenmişsen o konulardan çıkan sorular kaçmayacak demektir, bu da ekstra puan demek. İyi bir şey yani.

6) Tekrar yapmak...

Bu konuda daha ayrıntılı düşüncelerim Ders Çalışmanın Evreleri postumda, Sözel Dersler Nasıl Çalışılmalı ve Sayısal Dersler Nasıl Çalışılmalı yazılarımda bulunabilir.

Tekrar yapmak konuyu okuduğunuz gün çözdüğünüz sorularla alakalı değildir.
Burada nasıl öğrendiğimizi açıklarsam sanırım tekrarın amacı ve önemi daha iyi anlaşılır.

Siz konuyu çalışırken o esnada bir anı oluşturursunuz. O anının içindeki bilgiyi saklamak için o bilgiye bolca köprü bağlamanız gerekir. Bu köprüleri yeni bilgi ile temel anı ve bilgileriniz arasına inşa ettiğinizde yeni bilginin yok olmasını zorlaştırırsınız. 
Peki köprü nasıl inşa edilir? Bu yöntemlere Hafıza Teknikleri denir. Konuda öğrendiğin şeyi kendi genel hayatındaki bir şeylere benzetmek, konuyu çalışırken renkler kullanmak, belli konuları çalışırken keskin bir koku koklamak, formülleri şarkı sözü haline getirmek, not çıkarmak, resimler şekiller çizmek... Bunların her biri bir köprüdür.
Köprüyü kurduktan sonra o köprüye bakım yapmanız gerekir ki yıkılmasın. Bu bakıma Tekrar diyoruz. Sadece okuyup geçtiğiniz şeylerin 1 hafta sonra sadece %5ini hatırlarız. Acı değil mi? Bir de okuyup geçtiğin ya da sadece ilk gün sorusunu çözdüğün şeyin 3 ay sonra ne kadarının kalacağını düşün!

Tekrar için önerim şu: Haftada 1 gün kendinize bir süre belirleyin ve o sürede sadece geçmiş, bitirdiğiniz konulara ait sorular çözün. 5 tane ondan, 10 tane bundan, 6 tane öbüründen... Kaç soru çözdüğünüzden çok, o konuyu kendinize hatırlatmanız önemli. Zaman zaman çıkardığınız eski notları gözden geçirin. Böylece köprülerinizi sınava dek sağlam tutabilirsiniz.

***Tekrar yapmak için tüm konuların bitmesini beklerseniz, konular bittiğinde en baştaki konuların köprülerinin yerle bir olduğunu görebilirsiniz ve bu da konuyu en baştan öğrenmeyi gerektirir. Öğrenmek hatırlamaktan daha uzun sürer. 

7) Konu Bitirmek Ne Demek?

Tekrar konusunda önerdiğim yazılarda konu bitirmek hakkında da bilgi bulabilirsiniz. Çünkü konu bitirmek ve tekrar arka arkaya sürekli yapmamız gereken iki ana ders çalışma aktivitesi, iki ana evre. 
Konuları bitirmek için kendinize kesin ve keskin tarihler belirlemek sizi sadece hayal kırıklığına uğratıyor. Bir konuya vermeniz gereken önemi, yetişmeyecek korkusu yüzünden veremiyorsunuz. Biz buna üstün körü geçmek diyoruz. 
Not çıkarmaya, konunun tamamını okumaya üşenebiliyor; yapamadığınız soruların üstüne gitmek yerine onları yok sayıyor hatta bazen tümden yapamadığınız konuyu görmezden gelip, atlayabiliyorsunuz. Halbuki konular domino taşları gibi! Biri tam olmayınca peşinden gelen de eksik kalıyor ve sonraki de ve sonraki de. Yetiştirme hakkında daha evvelki başlıklarda da yazdım, ama tekrar ediyorum: Yetiştireceğim diye konuları geçmeyin. Konunun yanına attığınız çek işaretinin hakkını verin. Bu hak nereden anlaşılır? Konuyu çalıştıktan sonra 30'da 20-25 üstü yapabiliyorsan tamamdır. 20'nin altında kalıyorsan orada tam öğrenilmemiş bir şeyler vardır. 30'da 30 demiyorum, çünkü tekrarlar ve sonraki konular sayesinde o açık ileride kapanabilir. Dikkat eksikliği yapmış da olabilirsiniz, dikkat eksikliği bilgi eksikliğinden bağımsız bir konudur.

8) Hedef...

Bu konuya o kadar çok değindim, o kadar çok yazdım ki... Şöyle ki: Hedef sizin varış noktanızdır. Çalışmaya başladığınızda ne çalışmanız ve ne kadar çalışmanız gerektiğini size gösteren tabeladır. Size çalışmak için güç veren enerji kaynağınızdır. Canınızın çalışmak istemesini sağlayan, sizi ittiren şeydir. Hedefinizi hala belirlemediyseniz sizi şu yazıya alayım...
Nasıl Hedef Belirlenir?

Yazı işe yaramadı mı? Daha profesyonel bir bakış açısı mı istiyorsunuz. O zaman benden randevu alabilirsiniz.

9) Nereden başlamalı?

İlk soruyu en sona koydum. :) Çünkü bence önce neyi neden ve nasıl yapacağınızı bilmeniz önemli. Yüzmek için suya atlayıp boğulma korkusuyla çırpınmak yerine evvela suyu tanımak, kulaç atmayı karada çalışıp sonra suya girmek önemli. Şimdi ise plaja geldik.
Nereden başlamalısınız?
En baştan. 
Hedefiniz belli. O hedef için girmeniz gereken YGS ve 2 adet LYS var. İlk sınav YGS. YGS 9 ve 10. sınıftaki tüm dersleri içeriyor, fakat her alan için her dersin ağırlığı farklı. Kendi alanınızda ağırlığı en fazla olan 2 dersin 9. sınıf ilk konusundan itibaren başlamalısınız. Bu yolun en başı burası, buna temeli sağlam atmak deniyor. 
Bazı konuları diğerlerinden daha kolay anlayabilirsiniz, onları daha hızlı geçebilirsiniz. Daha evvel antremanlı olduğunuz konular olabilir, onları daha hızlı geçebilirsiniz. 
Bakın hızlı geçebilirsiniz diyorum, atlayabilirsiniz demiyorum. Bazı konulardan daha az soru çıkıyordur diğerlerine nazaran, onları da daha hızlı geçebilirsiniz ama hiçbir konuyu atlamamalısınız. Bu bina inşa ederken 2. kat kolay orayı atlayıp 3. kata başlayayım demek gibi olur.
Ne zaman ki YGS'nin ilk 2 ana dersi bitmeye yaklaşır, belli bir birikime ulaşır o zaman YGS'nin yan derslerine (ağırlığı düşük) başlayabilirsiniz. LYS Matematik ve LYS Fen çalışmak için YGS konularını anlamış olmanız gerekir. LYS'nin Sözel derslerinden Tarih ve Coğrafya YGS Sosyal Bilgilerin devamıdır. Ama LYS Edebiyat'a YGS'nin yan dersleriyle birlikte başlayabilirsiniz çünkü apayrı bir konudur.

Bir de korktuğunuz, sevmediğiniz dersleri çalışmama durumu, kaçınma durumu var. Eninde sonunda önünüze gelecek. Yapabildiğiniz kadarını yapmak hiç yapmamaktan her zaman daha iyidir. O yüzden o Geometri kitabına da bakmalısınız bence. Sözelciler de Felsefe Grubu derslerini küçümser, önemsemez ve ama son sınavda (2016'da) ne olduğunu gördük. Bu derslere çalışmış olanlar çok avantajını görürken çalışmayanlar üzüldüler. 

İşte böyle... Buraya kadar okudunsa artık gerçekten çalışmaya; kendini hırpalamadan, düzenli ve doğru çalışmaya hazırsındır diye umuyorum.

Yok hala da olmuyor mu?
Randevu al benden, konuşalım. Çalışamama sebebini bulalım. Sana özel çalışma metodları geliştirelim. Bu süreci bir çile, bir yarış, bir savaş olmaktan çıkaralım ve eğlenceli hale getirelim. Hedefini belirleyelim ve birlikte yürüyelim o hedefe. Bir koçun yegane amacı, öğrencisinin hedefine mutlu bir şekilde ulaştığını görmek, hedefe giderken de onun yanında olup koşullar çerçevesinde ilerlemesini, atılabilir adımları atmasını sağlamaktır. (Randevunuzu http://edafosakademik.org adresimden alabilirsiniz. Ödeme bilgileri, önkaydınız yapıldıktan sonra SMS olarak telefonunuza atılır. Çalışma saatleri her gün 14:00-20:30 arasıdır.) 





Yorumlar

la tahzen dedi ki…
teşekkürler
Unknown dedi ki…
bana ck iyi geldisağoun