Gönüllü katılımlar doğrultusunda 2018 YKS'ye katılacak öğrencileri hedef alan anketimiz 8 ve 9 Haziran 2018 tarihleri arasında Google Forms yardımyla gerçekleştirildi. Öncelikle buradan katılan ve katılımcı bulmamızı sağlayan herkese çok teşekkür ediyorum. Sonuçlarım ne yazık ki Google Docs'un azizliğine uğramış durumda. Yanıt almayı 5025 kişide kapatmış olmama rağmen şu an 10.026 yanıt var gibi görünüyor fakat çoğu yazıyı 5025 kişi halinde yazmıştım. Anlaşılan o ki, Google Docs kafasına göre bir 5000 kişi eklemiş anketimize ama sonuçların yüzdelerine bir etkisi olmamış.
NOT: BURADAKİ SONUÇLARA GÖRE YAPILAN YORUMLAR TAMAMEN ÖN GÖRÜDÜR VE CİDDEN HİÇBİR KESİNLİĞİ YOKTUR. ZATEN KESİNLİĞİ OLMADIĞI ANKETTEKİ LİSELERİN DAĞILIMINDAN BİLE BELLİDİR. LÜTFEN BUNLARA BAKIP "OLMAYACAK" KARARI VERMEYİN. GERÇEK SINAV SONUÇLARI ÇIKMADAN HİİİÇBİR ŞEY KESİN BELLİ OLMAZ!
Gelelim sonuçlara:
Anketimize, başlıca katılımcıları Edafos Akademik takipçileri ile takip edenlerin takipçileri olmak üzere toplamda 5025 kişi katıldı. Katılımcıların 4315 tanesi 2018 YKS'ye gireceklerini beyan etti.
Katılımcılarımızın %39,5'lık kısmı 18 yaşındayken %13'lük bir kısmı ise 20 yaşında ya da daha büyük.
Sınava katılacağını söyleyenler için sonuçlar genel olarak şu şekilde :
Kendini "Diğer" kategorisinde tanımlayanlar arasında Yetenek öğrencileri, kendini hem MF hem TM olarak tanımlayanlar dikkat çekiyor. Bununla birlikte ne istediğini bilmeyen, aile zoruyla alandayım ama kendi zevklerim farklı yönde diyenler var. Bir adet de kendini "Sana ne lan manyak" diye tanımlayan arkadaş olmuş.Bu tanımlama meselesine isyan eden de olmuş lakin bilmeliler ki bu tanımlamayı sadece sınavda çözeceği testler üzerinden yapıyoruz. Kişilikle hiçbir alakası yok. Mesela bir arkadaş kendisine Tarihçi demiş. Bu durumda TSci olması gerekiyor çünkü Tarih bölümü okumak için Sözel testlerine cevap vermek gerekiyor.Kendisine TSci dediğinde ben "Hmm bu kişi matematikten anlamaz." gibi bir düşünceye kapılmıyorum mesela. Sadece sınavı hangi alan doğrultusunda kullandığına bakıyorum.
Cevap verenlerin %35'lik bir kısmı dershaneye gitmiş. Bu şu demek: %30'luk bir kısım dershaneyi tercih etmemiş. Sonuçlardaki yüzdeler kafanızı karıştırmasın, daha fazlası dershaneyi tercih etmemiş gibi görünse de %30'a yakın bir kısım hem dershaneye gittimi tıklayıp hem de sadece kendim çalıştımı tıklamak gibi bir ilginçlik yapmış. Sanırım cevabı çok net yazamamışım. Yine de dershane yardımı alanlardan sonraki en yüksek kısım hiçbir ücretli yardım almayanlardan oluşuyor. Mezun ve Açık Liseli + Sadece okula devam edenler %19,8'lik bir paya sahip. Hiç ücretli yardım almamışların oranı dershaneye gidenleri geçmiş durumda.
Etüt Merkezi-Kurs tercih edenler %15, teknolojinin nimetlerinden faydalanarak online ders anlatımı yapan sitelerden faydalananlar %20 oranında (ki bu %20 içerisinde aynı zamanda dershaneye gidenler de mevcut.)
Benim için en önemli sorulardan biri buydu. Öğrencilerden bu seneki emeklerine puan vermelerini istemiştim. Çalışanların %22.8'i kendine 7 puan vermiş. 10 verenler yani tam kapasite çalıştığını düşünenlerin oranı %2'de kalırken hiç çalışmadığını düşünenler de %1.6 oranında. 2018 Tayfa'nın bu seneki performansının ortalaması 5,46 puan.
Bu tabloda aslında tutarsız bir sonuç görüyoruz. 2018 YKS'ye gireceğini söyleyenler arasındaki 40 kişi ya TYT'ye herkesin girmek zorunda olduğunu bilmiyor yahut TYT'yi işaretlemeyi unutmuşlar. :)
Bununla birlikte cevaplayanlarımızın büyük çoğunluğu 4 yıllık üniversitelere girmek isteyen kişiler olsa gerek. Gerçi, başvuru sonuçlarıyla eşleşen bir TYT-AYT girme oranı söz konusu.
Bu da önemli sorulardan biriydi. Daha evvel standart sapma üzerine yazdığım yazıda Fen ve Matematik çekişmesini yazmıştım. Kendini MFci olarak tanımlayan oranının %52 oranında olduğunu hesaba katarsak, %10'luk bir "MFci olmayı Fen yapacaklar" grubu var TYT'de. Bu da Fen ortalamasının diğer testlerden düşük olmasını, dolayısıyla puan getirisinin görece fazla olacağını gösteriyor.
Aslında belki de sizlerin en merak ettiği sonuçlardan biri bu. Öğrencilerimizin çok büyük bir çoğunluğu (%35,9) 61-80 net bandında şu an. onu %28,6 ile 41-60 takip ediyor. 81-100 net arasındakilerin de oranı az değil. %4,8 katılımcı ise 100 neti aşmış durumda.
Bundan sonraki soruda "Gerçek sınavda ne yaparsınız?" sorusunu sormuştum. %52,8 aşağı yukarı aynı netlerde olacağını düşünürken %39,6 da şu andan daha iyi yapacağını düşünüyor. Bu grafikten şunu anlıyoruz: TYT'de 40-80 net aralığında epey yığılma ile karşılaşabiliriz ve o yığılma etkisi 80-100 net aralığında bile kendisini gösterecek gibi duruyor.
MF TYT Genel

Bu gördüğünüz ise sadece MFci olarak kendini tanımlayanların TYT pastası. MFciler TYT'de almış yürümüşler ki, en büyük pasta 81-100 aralığında. İkinci büyük pasta ise dilimi ise 61-80 aralığında. Bu tablodan MFcilerin 60-100 net aralığında yığılacağını söyleyebiliriz. Tabii asıl bunun AYT versiyonuna bakmak gerek gerçek konuşmak için.
TMci TYT Genel

Kendini sadece TMci olarak tanımlayanlarda TYT durumu ise bu şekilde. TMciler 61-80 net aralığında kocaman bir pay elde etmiş. Bu şu demek, eğer 80 nete yakınsanız, ha gayret! Sadece yanlışlarınızı azaltsanız bile epeeeey bir sıralama atlayacaksınız demektir. Yığılmayı ise burada mor ve turuncudan daha net gördüğünüzü söyleyebiliriz. 40-80 net arası.
TSci TYT Genel
TScilerin Matematik ve Fen çözmeye pek yanaşmadıkları bir ortamda %54'lük payı 41-60 net dolaylarının alması şaşırtıcı değil. Bununla birlikte, bir TSci olarak ne kadar Matematik yapabiliyorsanız o kadar çoğunluğun önünde olduğunuzu da şu grafikten anlamak mümkün kanımca. AYT kısmında TSciler için ağırlıklı grafiği yapmayacağım o yüzden.
DİL TYT Genel
Dilci canotlar 40-60'ta dolanmaktalar. Demek ki 60 TYT'yi geçen bir Dilcinin kafası rahat olabilir. Kendini dil becerisine adayabilir rahatlıkla.
Bu da önemli bir soruydu. Kendini TM ve TSci olarak tanımlayanların oranı %40 civarındayken Edebiyat sınavının cevaplanma oranı %50'de görünüyor. Bu bize TM ve TS alanına kayış gösterme ihtimali olanların %10'luk bir kesim olduğu bilgisini veriyor. Buna rağmen korkmak gerektiğini düşünmüyorum zira hem aklı başında MFcilerin matematik yapabilecekleri, fen yapabilecekleri zamanı edebiyatta çok harcayacaklarını düşünmüyorum hem de LYS'deki gibi çok paragraf sorusu olmayacağından Edebiyata hiç çalışmamış kişilerin TM ve TScilere oranla yüksek netler çıkaracaklarını düşünmüyorum. Özetle, MFci olup da Hukuk yazabilecek net yapan kişi sayısı 100'ü bile bulmayacaktır bu sene, ki onların da çoğu aile zoruyla MF okuyan gizli TMciler zaten.
Dırınırııımmm... Davullar çalsın!
TYT'deki kadar yığılmalı bir bant olmadığını görüyoruz. Demek ki cidden asıl sıralamayı AYT oluşturacak. AYT'de şu anda yaptığından daha farklı bir şey yapmayacağını ön görenlerin yüzdesi %48,7'ye yükseliyor. %3,4 71-80 bandında en yüksek netleri çıkarıyor. En çok yığılma olacak kısım ise %19,5 ile 41-50 net aralığı ile %19,3 ile 51-60 net aralığı. 40-60 net aralığına doluşuyoruz yani. Bu durumda tercihlerde kafasının rahat etmesini isteyen, çok zorlanmamak isteyenler 60'ı zorlamalı gibi görünüyor. Şu an bu grafikten kendinizi kıyaslamak harici bir şey çıkartamıyor olabilirsiniz lakin bilen gözler için epey şey ifade ediyor diyebilirim. Size diyebileceğim: Bir üst net bantına çıkmak için kalan günlerinizi güzel değerlendirin. Hele ki 40-60 bandında yer alanlardan biriyseniz. 1 net fark en çok sizi etkileyecek.
MF AYT Genel

Kendini MFci olarak tanımlayanların AYT netleri ise şu an bu şekildeymiş. En büyük dilim 51-60, ikinci büyük pasta 41-50 nette görünüyor. Bu durumda AYT MF yığılması 40-60 hatta 30-60 net arasında olacak diyebiliriz. Kendini 60 net üstüne yerleştiren rahat eder.
MF AYT TYT'si 60-100 olan

Bu ise en net yığılma grafiği diyebiliriz. Burada sadece 60-100 net aralığında TYT'si olan MFcilerin AYT'leri var. 60-100 net arası TYT'si olanlar genel olarak 40-60 arasında nasıl yayılmış görüyor musunuz? Neredeyse grafiğin yarısı! 25bin üstü sıralama isteyen ve TYT'si 60-100 arasında olan bir MFcinin 60 AYT netinin üstüne çıkması gerektiğini söyleyebiliriz burada. İlk 240bin bekleyenin ise 50 nete yaklaşması gerekiyor şansını artırmak için.
TM-AYT Genel

TM AYT- TYT'si 60-80 olan
60 neti geçince yukarıdaki o pembe azınlığa dahil oluyorsunuz. 60-80 net TYT'si olan birinin TM'de 240bin barajına takılmaması içinse 50 neti görmesi gerekecek.
TS AYT Genel

TScilerde diğerlerinden farklı olan, 60-80 net aralığının diğerlerine göre daha geniş olması. Bu şu demek, eğer sen bir TSciysen ve 240bin barajından vurulmak istemiyorsan MF ve TMciler gibi 40-50ler değil, 60'lara yaklaşman gerekiyor. Çünkü %10'un üzerinden bir kısım 60 netin üstünü görmekte şu anda.
Dil AYT Genel
Not: Bu grafikte dilcilere hangi dilden girdiklerini sormadım. Fakat İngilizce haricinde girecek olanların çok tek tük olduğunu zannediyorum. Türkiye genelinde bile azlar çünkü.

Diğer alanların tablolarında göremeyeceğimiz bir şeydir şu gördüğünüz! En yüksek payı 61-70 alırken sonraki en büyük pay 71-80'lere yani neredeyse full çekenlere ait. :) Dil yığılması 60-80 nette yani eeen tepede olacak gibi görünüyor. Bu bağlamda "Benim Dilim iyi." demek kurtarmaz canlar. Gördüğünüz üzere dili iyi olan da bol. Eğer hedef yüksekse o 40-60 aralığındaki TYT'nin üstünde yapılabilecek her şeyin yapılması gerekli. 40 Net altında kalan Dil öğrencilerime ise üniversiteden önce sınavına gireceğiniz dili öğrenmelerini gerçekten tavsiye ederim. Özellikle de öğretmen olmak isteyenlere. Sonra formülize gramer öğretmeye kalkıyoruz çocuklara, daha öğretmen öğrettiği dili kendi konuşup yazamıyor, vay efendim çocuklar neden dil bilmiyor?
Sınav Sistemi
Malumunuz 2018'de sistem değişti ve YGS-LYS sisteminden YKS sistemine geçiş yaptık. Bu konuyu da sorduk öğrencilere. Bakalım neler demişler:
Sınava giriyor olmanın kendine has bir stresi oldum olası vardı. Canotlarımın %42,7'sini daha fazla strese sokan bu sistem, %34,2'de sinir de yapmış durumda. İyi tarafından bakarsak %25 hiç etkilenmedim derken, mutlu olan ya da rahatlayanlar da yok değil.
Önceki sistem ile şimdikinin karşılaştırmasını yapan öğrencilerimizin fikirleri şöyle:
İkisi de iyi diyenleri de katarsak sadece %23'lük bir dilim bu sistemden memnun. Çoğunluk olarak %46,4 ise sistem yapılabilme becerisinden komple şikayetçi görünüyor. Bir gün nasip olursa öğrencilere nasıl bir sistemle üniversiteye girmek istediklerini de sormak istiyorum. Belki birileri görür de sonraki nesillerimizin, çoluk çocuğumuzun işine yarar.
Bu iki sonucu peşpeşe paylaşmak istedim. Öğrenciler TYT'nin YGS'ye göre kolay, AYT'nin ise LYS'ye göre zor olacağını düşünüyorlar. Burada TYT için açıklanan örnek soruların genel olarak öğrencilere kolay gelmesinin (En azından beklediklerinden kolay diyelim) çok etkisi var. Bununla birlikte, her ne kadar ÖSYM AYT için "LYS gibi olacak" dese de, gerek yayınevlerinin yani deneme hazırlayanların zor soru dayaması, gerek MEB'in zor soru dayaması, gerekse de sosyal medyadaki spekülasyonlar öğrencilerin büyük çoğunluğunun zor bir AYT ile karşı karşıya geleceklerine inanmalarına sebep olmuş.
Çok merak ediyorum, bakalım ne olacak...
Geldik tercihlere...
Burada şaşırtan bir şey yok. Özellikle anketi dolduranların genel olarak AYT'ye de gireceği düşünülürse gayet normal bir ayrım olmuş.
Vakıf üniversitesine kesinlikle evet diyenler %2.9'da kalırken sadece Tam Burslu durumunda evet diyenler %52,6 ile çoğunluk olmuş. Lakin şöyle bir gerçek var: Ne yazık ki devlet üniversitelerimizin kontenjanı herkese yeterli gelecek durumda değil. Bununla birlikte, devlet+tam burslu kontenjan toplamları da burada vakıf düşünmeyenleri kapsayacak boyutta olamıyor. Kesinlikle hayır diyenleri ise anlamak şu açıdan mümkün değil: Birçok vakıf üniversitesi, bütçelerinin devlet okullarından çok daha yüksek olması sebebiyle artık hem daha iyi hocalara hem de daha iyi teknolojik alt yapıya sahipken, bu fırsatları elinin tersiyle geri tepmek neden? Hala burslu-burssuz ayrımına yahut okula para ödeyen herkesin ama herkesin zengin züppe olduğu efsanelerine inanıyor olamazlar değil mi?
Bana soracak olursanız, ben kendi çocuğumu devlet üniversitesine yollamak yerine, gerekirse üzerine para verip vakıf üniversitesine yollamayı tercih edecek yapıda biriyim. Param yoksa da kalsın mezuna, olana dek denesin. Senelerini alt yapısız, karanlık sınıflarda geçireceğine evde çalışarak geçirmesini tercih ederim. Çalıştığına değecek bir yer olmalı. Hem devlet üniversitesine çocuk yollamak da okula para verilmese de beleş değil. Bizim de paramız, gerekirse fazla gitsin ama değecek şeye gitsin. Bu benim şahsi düşüncemdir. Kimseye "Benim dediğim gibi yapın." demem bu konuda.
Peki öğrenciler hangi doğrultuda tercih yapacak?
"Önceden belirlediğim meslek hedefim doğrultusunda" cevabı ile "Önceden belirlediğim bölüm doğrultusunda" %59 ve %39 gibi yüksek oranlar yakalaması benim için mutluluk sebebidir. Bununla birlikte halen %33'lük bir kesimin gelen puana göre tercihte bulunacağını söylemesi, hala kat etmemiz gereken çok yol olduğunun göstergesi. Eş ve iş seçimi benzetmelerine devam!
İstediğim okulda başka bölüm tercih ederim diyen %11,6'lık kesimde yatay geçiş yapmayı düşünecekler vardır. Mezuna kalırım diyebilen idealistler olması ile DGS'de 2 yıllık seçerim diyen %6,2'yi ise ayrı ayrı tebrik etmek isterim. Başka okullarda istediği bölümü tercih etmekte de bir sorun görmüyorum kesinlikle. Aynı şekilde istediği bölüme yakın bölümlerde de sorun yok, ama tabii yakınlık seviyesini iyi belirlemek lazım. Misal makine mühendisliği isterken o da mühendislik bu da mühendislik deyip gıda mühendisliği yazarsanız çok absürd olur. Bambaşka şeyler çünkü. Sonu aynı bitiyor diye aynı şey olmaz.
Bu sonuç güzel. Bu sonuç umut verici.
Yukarıdaki sonuç ne kadar güzel görünüyorsa bu da bir o kadar korkutucu. Şöyle yorumlayayım: Bu sene sınava 2.5 milyon kişi girecek, bunların 1 milyon tanesi bir üniversiteye yerleşecek. Yerleşenlerden yaklaşık 300.000 kişinin okuduğu bölümle tek alakası puanının orayı tutması olacak. Bunu senelerle çarpın canotlar. Puanı tuttuğu için girenlerden bir kısmı yatay geçmeye, bir kısmı baştan sınava hazırlanmaya kalkışacak. Peki bunları yapmayanlar? Hadi diyelim bir kısmı da şans eseri kendine uygun bir bölüme düştü... 100.000 kişi diyelim. 100.000 tane işini isteyerek değil, denk geldi diye yapan insan. Bu insanlar hepimizin arasındalar. Meslektaşı olmak isterken "Bu işi yapma" diyen akraba, suratı asık memur, işini bir türlü düzgün yapmayan ve bunu sallamayan kişiler... Üstelik de girdikleri bölümde gerçekten isteyerek var olmak isteyen bir kişinin de girememesine vesile olacaklar. İyi mi?
2018 YKS'ye girenler tercihlerde nerelerden ve kimlerden yardım alacaklar?
En çok yardım almak istedikleri yerler okullarının, dershane ve kurslarının rehberlik öğretmenleri. Bu yazıyı okuyan rehberlik öğretmenlerine sesleniyorum: Gençler size güveniyor hocalarım! Ben ve benim gibi dışarıdan tercih yardımı alacakların oranı %12'yi geçmezken %60'tan fazlası sizinleler. Puanı iyi olana sen onu olma, şunu yaz yahut çok isteyene "O işte para yok, onu olma sen." demeyin ne olur! Ve Allah rızası için tercih robotlarından fazlasını bilin. Araştırın. Yanlış tercihler yapmayın. Okulları, bölümleri önerirken öğrencinin yeteneklerini, isteklerini, becerilerini ve ailesinin maddi durumunu göz önünde bulundurun. Unutmayın kendi öğrenciliğinizi. Öğretmeninize nasıl da güvendiğinizi, nasıl da onun her şeyi sizden iyi bildiğini sandığınızı unutmayın!
Tercih esnasında benimki dahil internet siteleri ve sosyal medyada yardım alacağını söyleyenlere de özellikle uyarı: Her okuduğunuza inanmayın, araştırın. ARAŞTIRIN ARAŞTIRIN ARAŞTIRIN!
Bazı kişiler ailelerinden, akrabalarından vb. yardım almayı düşünüyorlar. O kişilere de bir uyarıda bulunmak istiyorum: Sistemi iyi bilmeyen biri, mesleğini severek yapmayan biri, bir meslekteki tek bir kişi ve okulları iyi tanımayan biri sizi çok yanlış yönlendirebilir. Kendi ön yargılarına göre hareket ederek sizi olmak istediğiniz yerden çok uzaklara fırlatabilir. Bunu da oldukça ikna edici şekilde yapabilirler. Aman diyeyim. Siz de her duyduğunuzu mutlaka araştırın. Fikir danışmak başka şey, başkasının fikriyle hareket etmek bambaşka bir şeydir.
En önemli ve son soruya geldik...
Bu sene sınava girecek öğrencilerimiz kendilerini nasıl hissediyorlar? Onlara dümdüz "Nasılsın?" diye sorduk. Cevaplar ise şu şekilde...
Bu kısımda yazılanların hepsini (evet, hepsini, 4 bin 123 tanesini de) okudum. Öncelikle bana nasıl olduğumu soracak denli nazik canlara cevap vereyim: Genel manada iyiyim, ama sanırım sizin gibi ben de sıkıldım ve duygusallaştım ki ağlıyorum şu anda. Yazılanlar gencecik ruhların karmaşası ile dolu. O hissi o kadar iyi biliyorum ki, o sıkışmayı ve kafa uyuşmasını... O belirsizlik hissini... Ağlıyorum. Görece daha iyi olanlara, yükseliş var diyenlere sevindim. Fakat öyle bir çoğunlukta boşluk, bıkmışlık, tükenmişlik var ki! Yalnız, karamsarlık değil bu dikkatinizi çekerim. Naif bir biçimde bulanıklığı anlatırken ya da kötü hissettiğinizi yazarken içinizde bir yerde de bir umut ışığı seziliyor. Ya hani biri "Ya sorun yok iyisin!" dese iyi olacakmışsınız gibi. Ki bence iyisiniz de. Kıyamıyorum o deli dolu canlarınızın böyle sıkılmasına. Siz sıkılmayın, iyi olun ben ağlamaya, duygulanmaya, çırpınmaya hazırım. Ne kadar değerli ve özel olduğunuzu, tek tek benzersiz olduğunuzu ah bir anlasanız. Bir fark ettirebilsem, fark ettirebilsek! "Koç işte, konuşuyor..." diyen olacaktır ama bak yemin ederim! Saat olmuş 1. Zorunda değilim böyle bir anket yapmak, zorunda değilim her yazılanı okumak ama yapıyorum ve yemin ederim gocunmuyor ve üşenmiyorum. Netlerinizi boş verin; sınav başarısını, ne kadar çalıştığınızı filan boş verin: SİZ BENİM İÇİN BUNLARDAN BAĞIMSIZ OLARAK DEĞERLİSİNİZ! Tanımama gerek yok. Gençsiniz. Benden gençsiniz en azından. Ve bu değerli olmanıza yetiyor! Neyi doğru neyi yanlış yaptığınızla alakası da yok. Ya güzelsiniz işte. Size büyümüşsünüz gibi geliyor, çoğunuzun boyu de benden büyük zaten de, ruhunuz kirlenmemiş ki! Şu ankete "Bok gibi :/" yazan da, yukarıya "Sana ne lan manyak" yazan da dahil... Komplenizi kucaklamaya kolum yetse kucaklardım. Kızarım, atarlanırım, bazen trip de atarım ama şu ömrümde yaptığım en içime sinen şey hayatımı sizlere adamak oldu. Ondan eminim. Varlığınızla, gençliğinizle, o belirsizliğinizle, esprilerinizle, isyanlarınızla, kararsızlığınızla... Her şeyinizle sizleri çok sevdiğimi bilmenizi istiyorum.
Sevgili hocalarım, bunu okuyan aileler ve tabii öğrenciler de...
"açıkçası bu soruyu görmeyi beklemiyordum, o yüzden mutlu oldum şuna. Iyi olmaya çalışıyorum sürekli bir şeyler yapmaya çalışıyor ama yapamıyor gibiyim yorgunum çok yorgun ve memnuniyetsiz ve mutsuzum genelde."
"Bunun bana sorulması çok hoş. Kimse bana gerçekte nasıl olduğumu sormuyor. Sadece netlerim soruluyor. Hiç konuşmuyorsun biraz sohbet edelim demiyor. Bana anlatmak istediklerin var mı, günün nasıl geçti diye de sorulmuyor. Ben kendime nasıl olduğumu soruyorum ve hep kötü cevabını alıyorum."
Birbirinize derslerin nasıl olduğunu, netlerin nasıl olduğunu, okulun işin nasıl olduğunu filan sormayı bırakın artık. Sadece, insan olarak nasıl olduğunu da sorun insanların. "Nasıl gidiyor?" değil, "N'aber?" değil. "Nasılsın?"ı merak edip sorun ne olur. Bir anketteki bir nasılsın sorusuna mutlu olacak hale düşürmeyin canotlarımı ya!
"Aslında nasıl oldugumu tam olarak bilmiyorum öğrencilerin bu şekilde koşturulmasından uykuyu bile lüks olarak görecek duruma düşürdüklerinden sanırım kızgınım"
Ona ben de kızgınım. Çok net kızgınım. Uykunuzu lüks olarak görenlere ve uyumayın diyenlere kızgınım. Bu sizin sağlığınız. Sağlık olmayınca en yüksek puanın bile bir olayı kalmıyor ki!
4 adet de hasta canot varmış, geçmiş olsun!
Nasılsın sorusuna "Standart" cevabını veren 9 canota: Allah standarttan saptırmasın kardeşlerim. :)
Değerlendirme ve Sonuç
Tekrardan bu ankete katılan ve insanların katılmasını sağlayan herkese çok teşekkür ederim. Profesyonel bir çalışma olmadığı için sonuçların kesinliğinden söz etmek mümkün olmasa da aşağı-yukarı bir fikir edinmeye yardımcı olduğunu düşünüyorum.
Görüyoruz ki hala tercih aşamasında sıkıntılarımız var. Her ne kadar öncesine göre hedef belirleme konusunda ilerleme kaydetmiş olsak da hala ülkemizde ne olacağını bilmeden yahut düşünmeden; kendini hazır hissetmeden sınava hazırlanan öğrencilerimiz var.
Şahsi görüşüm, bu belirsizliğin "Lise bitince sınava girilir." geleneğinden geldiği yönünde. Her fırsatta "Her öğrencinin hayatı, ilerleyişi, karar mekanizması, öğrenme yöntemi aynı değildir!" diyen eğitimci büyüklerimiz nedense lise son sınıfta herkesin hurraaa sınava hazırlanması ve sokulmasına ses çıkarmıyorlar. Gelenek olmuş diyorum ya, kimse bu yersiz geleneği eleştirmiyor. Üniversite sınavını eleştiriyoruz onun yerine. Oysa asıl sıkıntıyı oluşturan sınavın kendisi değil, o sınava birçok öğrencinin hazırlıksız yakalanması. Üniversite eğitimi bir kültür eğitimidir. Bir üst eğitimdir ve bir hazırlık ister. Sadece ders konularına değil, bir hayat tarzına bir düşünme tarzına hazırlık ister. Hazır olmayı ister. Bizde ise bu yok. Lise bitti mi hop, at gençleri denize! Nereye gideceğine o denizin içinde dalgalarla boğuşurken karar vermeye çalışıyor gençlerimiz. Ben buna karşıyım ve aslen bu sebepten bir MEZUN KOÇU olarak tanımlıyorum kendimi. Artık üniversiteye bir zorunluluk olduğundan, herkes girdiğinden, girmek lazım geldiğinden değil kendi istediği için, üniversiteye girmekte gerçek bir amacı olan gençlerin kendini 2, 3, 4... kere denedi diye başarısız hissetmemesi, nasıl da cesur olduğunu görmesi gerek diye düşünüyorum. Daha 20'li yaşlarının başındaki gençlerin "Benden geçti" gibi bir düşünceye kapılmamasını, öğrenmenin, karar değiştirmenin ve çalışmanın yaşı olmadığını fark etmelerini istiyorum. Çünkü gençlere gerçekten değer vermek bunları gerektirir. Değerlisiniz deyip deyip sonra o dalgalara ittirip "Hadi değerli, yüz şimdi!" demekle olmuyor.
NOT: BURADAKİ SONUÇLARA GÖRE YAPILAN YORUMLAR TAMAMEN ÖN GÖRÜDÜR VE CİDDEN HİÇBİR KESİNLİĞİ YOKTUR. ZATEN KESİNLİĞİ OLMADIĞI ANKETTEKİ LİSELERİN DAĞILIMINDAN BİLE BELLİDİR. LÜTFEN BUNLARA BAKIP "OLMAYACAK" KARARI VERMEYİN. GERÇEK SINAV SONUÇLARI ÇIKMADAN HİİİÇBİR ŞEY KESİN BELLİ OLMAZ!
Gelelim sonuçlara:
Anketimize, başlıca katılımcıları Edafos Akademik takipçileri ile takip edenlerin takipçileri olmak üzere toplamda 5025 kişi katıldı. Katılımcıların 4315 tanesi 2018 YKS'ye gireceklerini beyan etti.
Katılımcılarımızın %39,5'lık kısmı 18 yaşındayken %13'lük bir kısmı ise 20 yaşında ya da daha büyük.
Sınava katılacağını söyleyenler için sonuçlar genel olarak şu şekilde :
Etüt Merkezi-Kurs tercih edenler %15, teknolojinin nimetlerinden faydalanarak online ders anlatımı yapan sitelerden faydalananlar %20 oranında (ki bu %20 içerisinde aynı zamanda dershaneye gidenler de mevcut.)
Benim için en önemli sorulardan biri buydu. Öğrencilerden bu seneki emeklerine puan vermelerini istemiştim. Çalışanların %22.8'i kendine 7 puan vermiş. 10 verenler yani tam kapasite çalıştığını düşünenlerin oranı %2'de kalırken hiç çalışmadığını düşünenler de %1.6 oranında. 2018 Tayfa'nın bu seneki performansının ortalaması 5,46 puan.
Bununla birlikte cevaplayanlarımızın büyük çoğunluğu 4 yıllık üniversitelere girmek isteyen kişiler olsa gerek. Gerçi, başvuru sonuçlarıyla eşleşen bir TYT-AYT girme oranı söz konusu.
Bu da önemli sorulardan biriydi. Daha evvel standart sapma üzerine yazdığım yazıda Fen ve Matematik çekişmesini yazmıştım. Kendini MFci olarak tanımlayan oranının %52 oranında olduğunu hesaba katarsak, %10'luk bir "MFci olmayı Fen yapacaklar" grubu var TYT'de. Bu da Fen ortalamasının diğer testlerden düşük olmasını, dolayısıyla puan getirisinin görece fazla olacağını gösteriyor.
Bundan sonraki soruda "Gerçek sınavda ne yaparsınız?" sorusunu sormuştum. %52,8 aşağı yukarı aynı netlerde olacağını düşünürken %39,6 da şu andan daha iyi yapacağını düşünüyor. Bu grafikten şunu anlıyoruz: TYT'de 40-80 net aralığında epey yığılma ile karşılaşabiliriz ve o yığılma etkisi 80-100 net aralığında bile kendisini gösterecek gibi duruyor.
MF TYT Genel
Bu gördüğünüz ise sadece MFci olarak kendini tanımlayanların TYT pastası. MFciler TYT'de almış yürümüşler ki, en büyük pasta 81-100 aralığında. İkinci büyük pasta ise dilimi ise 61-80 aralığında. Bu tablodan MFcilerin 60-100 net aralığında yığılacağını söyleyebiliriz. Tabii asıl bunun AYT versiyonuna bakmak gerek gerçek konuşmak için.
TMci TYT Genel
Kendini sadece TMci olarak tanımlayanlarda TYT durumu ise bu şekilde. TMciler 61-80 net aralığında kocaman bir pay elde etmiş. Bu şu demek, eğer 80 nete yakınsanız, ha gayret! Sadece yanlışlarınızı azaltsanız bile epeeeey bir sıralama atlayacaksınız demektir. Yığılmayı ise burada mor ve turuncudan daha net gördüğünüzü söyleyebiliriz. 40-80 net arası.
TSci TYT Genel
TScilerin Matematik ve Fen çözmeye pek yanaşmadıkları bir ortamda %54'lük payı 41-60 net dolaylarının alması şaşırtıcı değil. Bununla birlikte, bir TSci olarak ne kadar Matematik yapabiliyorsanız o kadar çoğunluğun önünde olduğunuzu da şu grafikten anlamak mümkün kanımca. AYT kısmında TSciler için ağırlıklı grafiği yapmayacağım o yüzden.
DİL TYT Genel
Dilci canotlar 40-60'ta dolanmaktalar. Demek ki 60 TYT'yi geçen bir Dilcinin kafası rahat olabilir. Kendini dil becerisine adayabilir rahatlıkla.
Bu da önemli bir soruydu. Kendini TM ve TSci olarak tanımlayanların oranı %40 civarındayken Edebiyat sınavının cevaplanma oranı %50'de görünüyor. Bu bize TM ve TS alanına kayış gösterme ihtimali olanların %10'luk bir kesim olduğu bilgisini veriyor. Buna rağmen korkmak gerektiğini düşünmüyorum zira hem aklı başında MFcilerin matematik yapabilecekleri, fen yapabilecekleri zamanı edebiyatta çok harcayacaklarını düşünmüyorum hem de LYS'deki gibi çok paragraf sorusu olmayacağından Edebiyata hiç çalışmamış kişilerin TM ve TScilere oranla yüksek netler çıkaracaklarını düşünmüyorum. Özetle, MFci olup da Hukuk yazabilecek net yapan kişi sayısı 100'ü bile bulmayacaktır bu sene, ki onların da çoğu aile zoruyla MF okuyan gizli TMciler zaten.
TYT'deki kadar yığılmalı bir bant olmadığını görüyoruz. Demek ki cidden asıl sıralamayı AYT oluşturacak. AYT'de şu anda yaptığından daha farklı bir şey yapmayacağını ön görenlerin yüzdesi %48,7'ye yükseliyor. %3,4 71-80 bandında en yüksek netleri çıkarıyor. En çok yığılma olacak kısım ise %19,5 ile 41-50 net aralığı ile %19,3 ile 51-60 net aralığı. 40-60 net aralığına doluşuyoruz yani. Bu durumda tercihlerde kafasının rahat etmesini isteyen, çok zorlanmamak isteyenler 60'ı zorlamalı gibi görünüyor. Şu an bu grafikten kendinizi kıyaslamak harici bir şey çıkartamıyor olabilirsiniz lakin bilen gözler için epey şey ifade ediyor diyebilirim. Size diyebileceğim: Bir üst net bantına çıkmak için kalan günlerinizi güzel değerlendirin. Hele ki 40-60 bandında yer alanlardan biriyseniz. 1 net fark en çok sizi etkileyecek.
MF AYT Genel
Kendini MFci olarak tanımlayanların AYT netleri ise şu an bu şekildeymiş. En büyük dilim 51-60, ikinci büyük pasta 41-50 nette görünüyor. Bu durumda AYT MF yığılması 40-60 hatta 30-60 net arasında olacak diyebiliriz. Kendini 60 net üstüne yerleştiren rahat eder.
MF AYT TYT'si 60-100 olan
Bu ise en net yığılma grafiği diyebiliriz. Burada sadece 60-100 net aralığında TYT'si olan MFcilerin AYT'leri var. 60-100 net arası TYT'si olanlar genel olarak 40-60 arasında nasıl yayılmış görüyor musunuz? Neredeyse grafiğin yarısı! 25bin üstü sıralama isteyen ve TYT'si 60-100 arasında olan bir MFcinin 60 AYT netinin üstüne çıkması gerektiğini söyleyebiliriz burada. İlk 240bin bekleyenin ise 50 nete yaklaşması gerekiyor şansını artırmak için.
TM-AYT Genel
TM AYT- TYT'si 60-80 olan
60 neti geçince yukarıdaki o pembe azınlığa dahil oluyorsunuz. 60-80 net TYT'si olan birinin TM'de 240bin barajına takılmaması içinse 50 neti görmesi gerekecek.
TS AYT Genel
TScilerde diğerlerinden farklı olan, 60-80 net aralığının diğerlerine göre daha geniş olması. Bu şu demek, eğer sen bir TSciysen ve 240bin barajından vurulmak istemiyorsan MF ve TMciler gibi 40-50ler değil, 60'lara yaklaşman gerekiyor. Çünkü %10'un üzerinden bir kısım 60 netin üstünü görmekte şu anda.
Dil AYT Genel
Not: Bu grafikte dilcilere hangi dilden girdiklerini sormadım. Fakat İngilizce haricinde girecek olanların çok tek tük olduğunu zannediyorum. Türkiye genelinde bile azlar çünkü.
Diğer alanların tablolarında göremeyeceğimiz bir şeydir şu gördüğünüz! En yüksek payı 61-70 alırken sonraki en büyük pay 71-80'lere yani neredeyse full çekenlere ait. :) Dil yığılması 60-80 nette yani eeen tepede olacak gibi görünüyor. Bu bağlamda "Benim Dilim iyi." demek kurtarmaz canlar. Gördüğünüz üzere dili iyi olan da bol. Eğer hedef yüksekse o 40-60 aralığındaki TYT'nin üstünde yapılabilecek her şeyin yapılması gerekli. 40 Net altında kalan Dil öğrencilerime ise üniversiteden önce sınavına gireceğiniz dili öğrenmelerini gerçekten tavsiye ederim. Özellikle de öğretmen olmak isteyenlere. Sonra formülize gramer öğretmeye kalkıyoruz çocuklara, daha öğretmen öğrettiği dili kendi konuşup yazamıyor, vay efendim çocuklar neden dil bilmiyor?
Sınav Sistemi
Malumunuz 2018'de sistem değişti ve YGS-LYS sisteminden YKS sistemine geçiş yaptık. Bu konuyu da sorduk öğrencilere. Bakalım neler demişler:
İkisi de iyi diyenleri de katarsak sadece %23'lük bir dilim bu sistemden memnun. Çoğunluk olarak %46,4 ise sistem yapılabilme becerisinden komple şikayetçi görünüyor. Bir gün nasip olursa öğrencilere nasıl bir sistemle üniversiteye girmek istediklerini de sormak istiyorum. Belki birileri görür de sonraki nesillerimizin, çoluk çocuğumuzun işine yarar.
Bu iki sonucu peşpeşe paylaşmak istedim. Öğrenciler TYT'nin YGS'ye göre kolay, AYT'nin ise LYS'ye göre zor olacağını düşünüyorlar. Burada TYT için açıklanan örnek soruların genel olarak öğrencilere kolay gelmesinin (En azından beklediklerinden kolay diyelim) çok etkisi var. Bununla birlikte, her ne kadar ÖSYM AYT için "LYS gibi olacak" dese de, gerek yayınevlerinin yani deneme hazırlayanların zor soru dayaması, gerek MEB'in zor soru dayaması, gerekse de sosyal medyadaki spekülasyonlar öğrencilerin büyük çoğunluğunun zor bir AYT ile karşı karşıya geleceklerine inanmalarına sebep olmuş.
Çok merak ediyorum, bakalım ne olacak...
Geldik tercihlere...
Bana soracak olursanız, ben kendi çocuğumu devlet üniversitesine yollamak yerine, gerekirse üzerine para verip vakıf üniversitesine yollamayı tercih edecek yapıda biriyim. Param yoksa da kalsın mezuna, olana dek denesin. Senelerini alt yapısız, karanlık sınıflarda geçireceğine evde çalışarak geçirmesini tercih ederim. Çalıştığına değecek bir yer olmalı. Hem devlet üniversitesine çocuk yollamak da okula para verilmese de beleş değil. Bizim de paramız, gerekirse fazla gitsin ama değecek şeye gitsin. Bu benim şahsi düşüncemdir. Kimseye "Benim dediğim gibi yapın." demem bu konuda.
Peki öğrenciler hangi doğrultuda tercih yapacak?
"Önceden belirlediğim meslek hedefim doğrultusunda" cevabı ile "Önceden belirlediğim bölüm doğrultusunda" %59 ve %39 gibi yüksek oranlar yakalaması benim için mutluluk sebebidir. Bununla birlikte halen %33'lük bir kesimin gelen puana göre tercihte bulunacağını söylemesi, hala kat etmemiz gereken çok yol olduğunun göstergesi. Eş ve iş seçimi benzetmelerine devam!
2018 YKS'ye girenler tercihlerde nerelerden ve kimlerden yardım alacaklar?
En çok yardım almak istedikleri yerler okullarının, dershane ve kurslarının rehberlik öğretmenleri. Bu yazıyı okuyan rehberlik öğretmenlerine sesleniyorum: Gençler size güveniyor hocalarım! Ben ve benim gibi dışarıdan tercih yardımı alacakların oranı %12'yi geçmezken %60'tan fazlası sizinleler. Puanı iyi olana sen onu olma, şunu yaz yahut çok isteyene "O işte para yok, onu olma sen." demeyin ne olur! Ve Allah rızası için tercih robotlarından fazlasını bilin. Araştırın. Yanlış tercihler yapmayın. Okulları, bölümleri önerirken öğrencinin yeteneklerini, isteklerini, becerilerini ve ailesinin maddi durumunu göz önünde bulundurun. Unutmayın kendi öğrenciliğinizi. Öğretmeninize nasıl da güvendiğinizi, nasıl da onun her şeyi sizden iyi bildiğini sandığınızı unutmayın!
Tercih esnasında benimki dahil internet siteleri ve sosyal medyada yardım alacağını söyleyenlere de özellikle uyarı: Her okuduğunuza inanmayın, araştırın. ARAŞTIRIN ARAŞTIRIN ARAŞTIRIN!
Bazı kişiler ailelerinden, akrabalarından vb. yardım almayı düşünüyorlar. O kişilere de bir uyarıda bulunmak istiyorum: Sistemi iyi bilmeyen biri, mesleğini severek yapmayan biri, bir meslekteki tek bir kişi ve okulları iyi tanımayan biri sizi çok yanlış yönlendirebilir. Kendi ön yargılarına göre hareket ederek sizi olmak istediğiniz yerden çok uzaklara fırlatabilir. Bunu da oldukça ikna edici şekilde yapabilirler. Aman diyeyim. Siz de her duyduğunuzu mutlaka araştırın. Fikir danışmak başka şey, başkasının fikriyle hareket etmek bambaşka bir şeydir.
En önemli ve son soruya geldik...
Bu sene sınava girecek öğrencilerimiz kendilerini nasıl hissediyorlar? Onlara dümdüz "Nasılsın?" diye sorduk. Cevaplar ise şu şekilde...
Bu kısımda yazılanların hepsini (evet, hepsini, 4 bin 123 tanesini de) okudum. Öncelikle bana nasıl olduğumu soracak denli nazik canlara cevap vereyim: Genel manada iyiyim, ama sanırım sizin gibi ben de sıkıldım ve duygusallaştım ki ağlıyorum şu anda. Yazılanlar gencecik ruhların karmaşası ile dolu. O hissi o kadar iyi biliyorum ki, o sıkışmayı ve kafa uyuşmasını... O belirsizlik hissini... Ağlıyorum. Görece daha iyi olanlara, yükseliş var diyenlere sevindim. Fakat öyle bir çoğunlukta boşluk, bıkmışlık, tükenmişlik var ki! Yalnız, karamsarlık değil bu dikkatinizi çekerim. Naif bir biçimde bulanıklığı anlatırken ya da kötü hissettiğinizi yazarken içinizde bir yerde de bir umut ışığı seziliyor. Ya hani biri "Ya sorun yok iyisin!" dese iyi olacakmışsınız gibi. Ki bence iyisiniz de. Kıyamıyorum o deli dolu canlarınızın böyle sıkılmasına. Siz sıkılmayın, iyi olun ben ağlamaya, duygulanmaya, çırpınmaya hazırım. Ne kadar değerli ve özel olduğunuzu, tek tek benzersiz olduğunuzu ah bir anlasanız. Bir fark ettirebilsem, fark ettirebilsek! "Koç işte, konuşuyor..." diyen olacaktır ama bak yemin ederim! Saat olmuş 1. Zorunda değilim böyle bir anket yapmak, zorunda değilim her yazılanı okumak ama yapıyorum ve yemin ederim gocunmuyor ve üşenmiyorum. Netlerinizi boş verin; sınav başarısını, ne kadar çalıştığınızı filan boş verin: SİZ BENİM İÇİN BUNLARDAN BAĞIMSIZ OLARAK DEĞERLİSİNİZ! Tanımama gerek yok. Gençsiniz. Benden gençsiniz en azından. Ve bu değerli olmanıza yetiyor! Neyi doğru neyi yanlış yaptığınızla alakası da yok. Ya güzelsiniz işte. Size büyümüşsünüz gibi geliyor, çoğunuzun boyu de benden büyük zaten de, ruhunuz kirlenmemiş ki! Şu ankete "Bok gibi :/" yazan da, yukarıya "Sana ne lan manyak" yazan da dahil... Komplenizi kucaklamaya kolum yetse kucaklardım. Kızarım, atarlanırım, bazen trip de atarım ama şu ömrümde yaptığım en içime sinen şey hayatımı sizlere adamak oldu. Ondan eminim. Varlığınızla, gençliğinizle, o belirsizliğinizle, esprilerinizle, isyanlarınızla, kararsızlığınızla... Her şeyinizle sizleri çok sevdiğimi bilmenizi istiyorum.
Sevgili hocalarım, bunu okuyan aileler ve tabii öğrenciler de...
"açıkçası bu soruyu görmeyi beklemiyordum, o yüzden mutlu oldum şuna. Iyi olmaya çalışıyorum sürekli bir şeyler yapmaya çalışıyor ama yapamıyor gibiyim yorgunum çok yorgun ve memnuniyetsiz ve mutsuzum genelde."
"Bunun bana sorulması çok hoş. Kimse bana gerçekte nasıl olduğumu sormuyor. Sadece netlerim soruluyor. Hiç konuşmuyorsun biraz sohbet edelim demiyor. Bana anlatmak istediklerin var mı, günün nasıl geçti diye de sorulmuyor. Ben kendime nasıl olduğumu soruyorum ve hep kötü cevabını alıyorum."
Birbirinize derslerin nasıl olduğunu, netlerin nasıl olduğunu, okulun işin nasıl olduğunu filan sormayı bırakın artık. Sadece, insan olarak nasıl olduğunu da sorun insanların. "Nasıl gidiyor?" değil, "N'aber?" değil. "Nasılsın?"ı merak edip sorun ne olur. Bir anketteki bir nasılsın sorusuna mutlu olacak hale düşürmeyin canotlarımı ya!
"Aslında nasıl oldugumu tam olarak bilmiyorum öğrencilerin bu şekilde koşturulmasından uykuyu bile lüks olarak görecek duruma düşürdüklerinden sanırım kızgınım"
Ona ben de kızgınım. Çok net kızgınım. Uykunuzu lüks olarak görenlere ve uyumayın diyenlere kızgınım. Bu sizin sağlığınız. Sağlık olmayınca en yüksek puanın bile bir olayı kalmıyor ki!
4 adet de hasta canot varmış, geçmiş olsun!
Nasılsın sorusuna "Standart" cevabını veren 9 canota: Allah standarttan saptırmasın kardeşlerim. :)
Değerlendirme ve Sonuç
Tekrardan bu ankete katılan ve insanların katılmasını sağlayan herkese çok teşekkür ederim. Profesyonel bir çalışma olmadığı için sonuçların kesinliğinden söz etmek mümkün olmasa da aşağı-yukarı bir fikir edinmeye yardımcı olduğunu düşünüyorum.
Görüyoruz ki hala tercih aşamasında sıkıntılarımız var. Her ne kadar öncesine göre hedef belirleme konusunda ilerleme kaydetmiş olsak da hala ülkemizde ne olacağını bilmeden yahut düşünmeden; kendini hazır hissetmeden sınava hazırlanan öğrencilerimiz var.
Şahsi görüşüm, bu belirsizliğin "Lise bitince sınava girilir." geleneğinden geldiği yönünde. Her fırsatta "Her öğrencinin hayatı, ilerleyişi, karar mekanizması, öğrenme yöntemi aynı değildir!" diyen eğitimci büyüklerimiz nedense lise son sınıfta herkesin hurraaa sınava hazırlanması ve sokulmasına ses çıkarmıyorlar. Gelenek olmuş diyorum ya, kimse bu yersiz geleneği eleştirmiyor. Üniversite sınavını eleştiriyoruz onun yerine. Oysa asıl sıkıntıyı oluşturan sınavın kendisi değil, o sınava birçok öğrencinin hazırlıksız yakalanması. Üniversite eğitimi bir kültür eğitimidir. Bir üst eğitimdir ve bir hazırlık ister. Sadece ders konularına değil, bir hayat tarzına bir düşünme tarzına hazırlık ister. Hazır olmayı ister. Bizde ise bu yok. Lise bitti mi hop, at gençleri denize! Nereye gideceğine o denizin içinde dalgalarla boğuşurken karar vermeye çalışıyor gençlerimiz. Ben buna karşıyım ve aslen bu sebepten bir MEZUN KOÇU olarak tanımlıyorum kendimi. Artık üniversiteye bir zorunluluk olduğundan, herkes girdiğinden, girmek lazım geldiğinden değil kendi istediği için, üniversiteye girmekte gerçek bir amacı olan gençlerin kendini 2, 3, 4... kere denedi diye başarısız hissetmemesi, nasıl da cesur olduğunu görmesi gerek diye düşünüyorum. Daha 20'li yaşlarının başındaki gençlerin "Benden geçti" gibi bir düşünceye kapılmamasını, öğrenmenin, karar değiştirmenin ve çalışmanın yaşı olmadığını fark etmelerini istiyorum. Çünkü gençlere gerçekten değer vermek bunları gerektirir. Değerlisiniz deyip deyip sonra o dalgalara ittirip "Hadi değerli, yüz şimdi!" demekle olmuyor.
Yorumlar