Çalışmaya Başlayamıyorum!


Selam!

Nasılsın? Beni soracak olursan ben biraz değişiğim bu ara.
Takvime bakıyorum, 18 Eylül diyor. Malumunuz eylül ayı eğitim öğretim kişileri için başlangıç ayıdır. Yeni sene başlar, yeni senenin planları yapılır. Önceki dönem çoktan bitmiştir, tatil yapılmış yenilenilmiştir. Okullar Eylül ortasında açılır, ben de sınav kişisi olarak YKS öğrencilerini ya o hafta ya sonraki hafta başlatırım ufaktan. Asla öyle birden 8 saat çalış, hadi günde 200 soru çöz diye başlanılmaz zaten ama ucundan kıyısından, biraz video, biraz geçen seninin analizi falan derken, Ekim'e kadar işleri hal yoluna koyar, Ekim'de artık tam gazımızı almış vaziyette yolumuza girmiş oluruz. Normalde bu böyle olurdu... Ama bu sene bi garip. 

Okulların uzaktan açılması, EBA'sı, kimisinin evinde teknolojik yetersizlikten daha hiç açılmamış olması, üniversitelerin açılışının hem uzaktan eğitime hem de te Ekim ayına bırakılması... E zaten sınav sonuçları geç açıklandı. Ek yerleştirme sonuçlarının açıklandığı tarihte daha yeni ek tercih yapılmaya başlanması; daha DGS tercihlerinin başlamamış olması... Daha mezuna kaldım mı kalmadım mıyı bilmeyen öğrenciler bile var. Bu pandemi eğitimi çokça vurdu, farkındayız, ama bireysel anlamda da vuruyor şu an. Takvimimiz sarktı; yaz kafasından çıkmakta zorlanıyorum ben kendi adıma. Sizde de benzer durumlar olduğuna şüphem yok. Ve fakat, günler geçiyor. 

Bir de gerçeklerimize bakalım: 
- Bu sene YKS 2021'de öğrenciler TÜM konulardan sorumlu olacaklar dedi MEB Bakanı. Yani YKS 2020'deki gibi konu eksiltme olmayacak. Muhtemelen ek süre falan da olmayacak. Normal YKS nasıl oluyorsa öyle bir YKSmiz olacak. (Yıl içinde ne olur bilemeyiz tabii.)
- Günler geçiyor. Aralık, Ocak olduğunda, işler iyice "yeni normal" olduğunda kimse Eylül ayındaki karmaşayı, hisleri hatırlamayacak. Ne yapıp ne yapmadığımıza bakılıp onun üstünden değerlendirileceğiz. Atı alan Üsküdar'ı geçmişken kimse bizim at arama sürecimizle ilgilenmeyecek.
Hatırla! Pandemi ilk ortaya çıktığında birçok kişi ortamın bulanıklığı, belirsizliği yüzünden moral bozdu. Haber bekledi. Çalışamadı. Dağıldı. Twitter'da etiket kovaladık. Ne oldu? O dönem "Erken adapte olan yol alır!" dedik. Adapte olanlar çalışmaya devam etti. Kazançlı çıkan kim oldu? Adapte olup, bulanıklığa kendini kaptırmak yerine kabullenip elindekiyle devam edenler olmadı mı? Oldu. Kimse "Niye yapamadın?" diye sormuyor. "Yaptın mı yapmadın mı?" diye soruyorlar ama. 

Demek kiii... Artık başlamamız gerekiyor. Zaten otur otur, bekle bekle bir şey de değişmiyor. Sıkıcı da olmaya başladı oturmak. "Bi şeyler olsun artık!" 

Yalnız, başta da söyledim, bu başlamak hadisesi öyle "Ben yarından itibaren günde 8 saat çalışacağım ve şu konuyu bitireceğim" şeklinde birden olunca ağır gelebiliyor. Hele hele önceki senelerden "İstikrarlı çalışma alışkanlığı" olmayan biri için bir gazla başlayan çalışmalar 1-2 aya kalmadan yerini "Üff canım istemiyo ya!"lara bırakıyor. Önce bi neler lazım onları netleştirelim pek sevgili #2021Tayfa cığım

BAŞLAMADAN ÖNCE

- Ben neden çalışacağım, hedefim ne, amacım ne? Ben o hedefe ulaşınca ne olacak? Neden bu hedef de başka bi hedef değil? Nesi beni tatmin edecek bu hedefimin?
- Nerede çalışacağım? Düzenlenmeye ihtiyacı var mı? 
- Neye çalışacağım? Nerelerden çalışacağım? Hangi sıralamayla çalışacağım?
- Gidişatta pürüz çıkması durumuna karşı tedbirlerim neler? Sıkılırsam ne yapacağım? Pes edesim geldiğinde kendimi nasıl yola geri sokacağım? Moralim bozuksa/hastaysam nasıl bir yol izleyeceğim öyle günlerde? İlla ki beklediğimden kötü geçen günler de olacak, benim önlemim ne olacak böyle zamanlara karşı?
- Günümün hangi kısmını neye ve nasıl ayıracağım? Ayırmazsam buna sebep olan ne olur? O sebepleri nasıl elerim? Ders çalışma yöntemlerim neler olacak? (Konu videosu mu izleyeceğim, soru mu çözeceğim, oranları ne şekilde olacak?)
- Beni bu yolda neler zorlar? O zorluklar nasıl kolaylaştırılır? 

Bu sorulara cevap bulmak önemli kendin için. Böylece yola çıkmadan evvel genel bir yol planı, bir harita hazırlamış olursun. Önünü görmen (özellikle tedbirlerin sayesinde) kolaylaşır. Bizi başlamaktan asıl alıkoyan zaten uçsuz bucaksız belirsizlikler. İnsan kişisi belirsizlik sevmez, karanlık sevmez, korkar. Tamam, her şeyi kontrol etme şansımız yok (Öğrendik onu geçen sene baya) ama kontrol edebileceğimiz kısımda direksiyonu elimize almak bizi biraz yatıştırır ve vitesi bire takıp, bir ayağı frenden çekip ufaktan gaza basmamızı sağlar.

Başlamak için illa bir pazartesi beklenmek zorunda değil yahut ayın birini beklemeye de gerek yok. Saat 10 olsun başlarım demek de lüzumsuz. Bir cumartesi günü, ayın 19'unda saat 15.03'te de başlanabilir. :) Pazar günü sabah 08.27'de de başlanabilir. Cuma 12.51'de başlamanız Pazartesi 10.00'da başlamanızdan daha az bir başlamak değildir ama daha erken alışmak anlamına gelir. İlla ki bir alışma süreciniz olacak çünkü.

Sınav süreci bir yol dedim hep. Yola çıkıyoruz da... Bir yere giderken "Ne kadar sürede giderim?" sorusuna cevap bulabilmek için önce sizin konumunuzun, sonra gideceğiniz yerin ve son olarak da hızınızın belli olması gerekir. 

Aşırı gaza gelmiş öğrenci kişisi burada birkaç hata yapabilir:

1) Sınava kadar konuları yetiştirmek için hızını kendi ayarlayabileceğini zanneder. Konuları 10 aya böler. Üslü sayılara ayıracağı süreyle fonksiyona ayıracağı sürenin aynı olacağını zanneder. Sonra planı programı patlar. Bu arada da planı yaparken sanki yol üstünde başına hiç terslik gelmeyecek gibi ayarlama yapar. Öyle yapınca "TYT konuları Aralık'ta bitiyor!" der kendine. Size söz veriyorum: Yolda teker de patlayacak, kar da yağacak lastiğiniz de kayacak, çok hızlı gitmeye kalktığınızda motor su da kaynatacak. Tedbirli, gerçekçi öngörülerde bulunmak lazım. Kendini tanımak burada çok önemli. Kendini küçümse demiyorum bak! Tanı! "Ben beceremem kesin" deme ama ilk kez ciddi ciddi matematik çalışacaksan fonksiyonu 2 günde hallederim, problemlere 1 hafta versem yeter de deme yani. Ayrıca hocaların videoda konuyu anlatma süreleri eşit değildir senin o konuyu öğrenme süren!

2) Hep maksimum hızda ilerleyecek, yol dümdüz gibi plan yapar öğrenci. Karşısına hiç yokuşlar çıkmayacak, hiç patikalar çıkmayacak... Yola hep altında arabayla devam edecek zanneder. İlk rampada da "Ay olmayacak bu!" der. Zaten zor der, zaten çalışsam da yapamayacaktım der. Geri dönmeye kalkar. Halbuki rampayı aşsa, yokuşu tırmansa manzara hemen karşısına çıkacak... 

3) "Emeklerimin karşılığını alamıyorum." Doğru yöne doğru verilmiş her emeğin bir karşılığı vardır, bu konuda size yemin edebilirim. Amaaaa... Bir gün kilometrelerce gidip, yorulup, dinlenme tesisinde kontak kapatıp 1 hafta hiç yol gitmeyince; yol gitmediğiniz günleri de gitmişten sayıp "Aaa ben niye varamadım?!" diyen de var. Her gün yol gidip, ama çok çok az gidip (daha evvel hiç gitmediği için azıcık gittiği yolu çok zannedip) varabildiği noktayı beğenmeyip "Yol gidemiyorum ben" diyen de var. Ana yolu uzun bulup, "Vakit kaybı bu!" deyip, olmadık "kestirmelere" girip sonra kaybolan da var.

Onlardan olmamanızı umuyorum. Bir rotanız olmalı. O rotada sizin kendinize ve olanaklarınıza uygun bir hızınız var. Yanınızdan 200'le geçenlere, yoldan geri dönenlere, önünüze çıkan her tesise takılmaksızın; biraz da manzaranın keyfini çıkararak; yorulunca dinlenip dinlenince devam ederek gittiğinizde İLLA Kİ varıyorsunuz bir yere. Bazen vardığınız yer fotoğraflardakine benzemeyebiliyor, o ayrı bir yazının konusu.

Sadede gelirsek... Başlayınca alışıyorsun. Ben bu yazıyla YKS 2021 yoluna başlıyorum, geliyor musun? Hadi... Yolcu yolunda gerek! Yola çıkışlarınızı #edafoslayoldayız diye Instagram ve Twitter'da paylaşırsanız yol arkadaşlarımızı tanımış da oluruz. ;)
Çoktan yola çıkmış olanlara da hayırlı yolculuklar dileriz efenim. :)

Yorumlar